Çatalhöyük'ün Sırrını Anlattı! Konya'dan ABD'ye Ders Oldu!

Çatalhöyük'ün gizemli topraklarında bir zamanlar koyun otlatan küçük bir çocuktan, uluslararası alanda tanınan bir yazar ve kitabı derslerde okutulan bir hocaya dönüşen Sadrettin Dural'ın ilham veren hikayesi azmin ve tutkunun başarıyla taçlandığını kanıt

Çatalhöyük'ün gizemli topraklarında bir zamanlar koyun otlatan küçük bir çocuktan, uluslararası alanda tanınan bir yazar ve kitabı derslerde okutulan bir hocaya dönüşen Sadrettin Dural'ın ilham veren hikayesi azmin ve tutkunun başarıyla taçlandığını kanıtlıyor.

Konya Çumra Küçükköy'de doğup büyüyen Dural, çiftçilikle geçen çocukluğunun ardından taksi şoförlüğü ve bekçilik gibi farklı işlerde çalıştı.

Ancak hayatı Çatalhöyük'te bekçi olarak göreve başlamasıyla bambaşka bir yön kazandı.

Haber

"KİTABI DİPLOMA YAZMAZ, BEYİN YAZAR"

Çocukluk döneminde yaşadığı konuşma güçlüğü nedeniyle insanlardan uzak duran Sadrettin Dural, Çatalhöyük'te göreve başladığında gelen ziyaretçilerin bilgili ve anlayışlı tavırlarından çok etkilendi. Onlara Çatalhöyük'ü daha iyi anlatabilmek ve bir vefa borcu olarak gördüğü bu insanlara faydalı olmak amacıyla kazı alanları hakkında bilgi toplamaya başladı. Çabası dönemin Kazı Başkanı Prof. Dr. Ian Hodder'ın dikkatini çekti. Hodder 1997 yılında Dural'a tercümanı aracılığıyla 52 saat boyunca ders vererek onu eğitmeye başladı. Bir profesörün bir bekçiye ders vermesi Dural'ı derinden etkiledi.

Haber

İLK KİTAP DÜNYAYA AÇILDI

Çatalhöyük'ü anlatan bir kitap yazmaya karar veren Sadrettin Dural, bu süreçte büyük zorluklarla ve alaycı eleştirilerle karşılaştı. "Sen kimsin ki kitap yazacaksın?" diyenlere rağmen, bir hocasının "Kitabı diploma yazmaz, kitabı beyin yazar" sözleriyle motive olarak çalışmasına devam etti. Çatalhöyük’ü daha doğru bir şekilde anlatmak için aldığı derslerden sonra insanların kendisine bakış açısının değiştiğini ve kitap yazmaya nasıl karar verdiğini anlatan Dural,

“Artık konuştuğum cümle sıradan bir cümle değildi bilimsel konuşuyordum. Bazen bana soru soruyorlardı ben soruyu bilmiyorsam bildiğimi anlatıyordum ama o soruyu not alıyordum. Profesörden o sorunun cevabını alıp başka soran olursa ona aktarıyordum. Böylelikle baya bir yol kat ettik. Gelen insanların sürekli 1960’larda ilk kazı yapan arkeolog James Mellaart ‘ın Çatalhöyük’ü nasıl keşfettiğini sorması, başka birisinin kazı başkanını merak etmesi bir yerden sonra beni düşündürdü. Çünkü Bekçi Sadrettin’i hiç soran yoktu. Burada sıkıntıyı çeken anlatan bendim, beni kimse sormuyordu. Herkes onları tanıyor beni tanımıyordu açıkçası imrendim. Bu insanlar nasıl tanındı, bilgi dağıttı, kitap yazdı; bir kitapta ben yazacağım dedim. O gün kitap yazmaya karar verdim”

diye konuştu.

Haber

DELİKANLI SÖZÜ ALDIM

Çatalhöyük'ün bekçisi olarak gelen ziyaretçilere rehberlik ederken, kazı başkanları ve arkeologların bilgi birikimine ve saygınlığına imrenmeye başlayan Sadrettin Dural, bilim dünyasına kendi penceresinden bir katkı sunmak istediğini aktardı. Kitap yazmaya karar verdikten sonra kazı başkanı Prof. Dr. Ian Hodder ile yaptığı o unutulmaz sohbeti anlatan Dural, “O zamanlarda Çatalhöyük’ün karşısında bir büfem vardı, şimdi kapalı. Profesör Ian geldi, onun Türkçesi zayıf benimde İngilizcem zayıf, zor kötek anlaşıyoruz. Ben İngilizce konuştum ‘I will write a book’ dedim bana ‘Yes’ dedi. Adam yüzüme baktı hiçbir şey almadan gitti. İngilizce de bir harf kötü anlaşılabilir biz de yeni öğreniyoruz. Adama kitap yazacağım dedim niye bana kızdı yanlış anladı veya küfür mü ettim yanlışlıkla diye endişelendim.

Bir de baktım tercümanı getirmiş. Ya bu kitap yazacağım diyor doğru mu anladım diye. Evet dedim doğru anladın. Ben bir kitap yazacağım ama bana yardım edecek misin? Evet, yardım edeceğim hocam dedi. “Delikanlı sözü mü hocam?” dedim. Delikanlı sözünü tercüman zor çevirdi. Bana Türkçe cevap verdi: “Delikanlı sözü” dedi. Kitabı yazmaya öyle karar verdik ve kitap yazma çalışmalarına başladım”

ifadelerini kullandı.

Haber

DERSLERE KONU OLDU!

'Protecting Çatalhöyük' kitabını Türkçe yazdığını belirten Dural, Prof. Hodder'ın kitabın dünya çapında okunması için İngilizce basılmasını önerdiğini ve kitabın bu şekilde basıldığını kaydetti. Dural'ın bu eseri, ABD'deki Binghamton Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nde yardımcı ders kitabı olarak okutulmaya başlandı. Kitabının Rusya'da bile ders kitabı olarak okutulması ve sınavlarda kitaptan soru çıkmasının kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Dural,

“Kitap basıldığında bu kadar yol kat edeceğini zannetmiyordum. Akademisyen hocalarımız bu kitabı inceliyorlar. Benim kitabım ABD California'da Binghamton Üniversitesi'nde Antropoloji Bölümü’nde yardımcı ders kitabı olarak okutuluyor. Çok mutlu oldum. Hatta Çatalhöyük'te büfede iken benim talebelerim gelirdi Amerika'dan benim kitabımı okutturan hocalar gelirdi. Onlarla tercüman aracılığıyla sohbet ederdik. Bu adamları görünce çok da mutlu olurdum. Ama onlar geldiği an en büyük üzüntüyü yine ben yaşardım. Bana hoca gözüyle bakıyorlar fakat ben onların hocası değilim. Ben ilkokul mezunu bir insanım. Onlar benim hocam aslında. Adamlar okumuş o kadar yol kat etmiş bilgi sahibi insanlar. Bana hoca demesi gerçekten beni üzüyordu ama işin doğrusunu ben onların hocasıydım çünkü benim kitabımı okutuyorlardı”

diye konuştu.

Haber

​​​​​​​

TÜRKÇE KİTAP İÇİN KOLLARI SIVADIM

İlk kitabının uluslararası alanda büyük yankı uyandırmasına rağmen Türkçe olarak yayımlanmaması üzerine eleştirilere maruz kalan Sadrettin Dural, ikinci kitabını mutlaka ana dilinde bastırmak için kolları sıvadı. 2010 yılında

"9000 Yıl Önce Çatalhöyük'te Yaşam"

adını verdiği ikinci kitabını yazmaya karar verdi. Ancak bu kararı en büyük destekçisi olan Kazı Başkanı Prof. Dr. Ian Hodder ile fikir ayrılığına düşmesine neden oldu. İkinci kitabının tamamlandığını öğrenen Prof. Hodder, tıpkı ilki gibi bu kitabın da dünyaya açılması için İngilizce olarak basılmasını istedi. Ancak Sadrettin Dural, kitabının yayımlanma amacının Türkçe olması konusunda ısrarcı oldu. Dural, telif hakları nedeniyle yayınevinin bu karara müdahale edeceğini söyleyen Hodder'a karşı çıkarak kitabı yayınevine vermeyeceğini belirtti ve araları açıldı.

Yalnız olmadığını düşünen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kitap teşviklerinden yararlanmayı hedefleyen Dural, kitabını İngilizce ve Almancaya çevirtti, Türkçesini de edebiyat kontrolünden geçirdi. Bakanlığa teşvik başvurusunda bulunmasına rağmen bir yanıt alamayınca, çevirmenlerin ödemelerini yapmak ve İngilizce ve Almanca kitapları bastırmak için bankadan kredi çekti. Türkçe kitap diye çıktığı yolda çaresiz kalan Dural, o dönem başbakan olan Ahmet Davutoğlu'na bir mektup yazarak durumu anlattı ve bankadan kredi alabilmesi için "kefil" olmasını istedi.

Ancak mektubuna hiçbir cevap gelmedi. Tüm bu zorlukların ardından Sadrettin Dural, kitabını Türkçe bastırmak için arabasını satmak zorunda kaldı ve ikinci kitabını 2016 yılında Türkçe olarak yayımlatmayı başardı.

Haber

MERAKLARININ ÜZERİNE GİTSİNLER!

Dural'ın, 1997'de açtığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan izinli olan kafesinin arazisi, yasal statü kazanmadığı için sorun haline geldi. Arazinin eski bekçiden satın alınmasına rağmen tapusuz kalması, son beş yıldır arazinin Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Tabiat Kurulu Koruma Kurulu kayıtlarına geçmesine neden oldu. Sadrettin Dural'ın bu duruma karşı başlattığı hukuki süreç devam ediyor. Kitaplarının Çatalhöyük Karşılama Merkezi'nde tanıtılmasını arzu ettiğini ifade eden Dural, kültürel mirası anlattığı kitaplarının tapu davasından ayrı tutulmasını istiyor. Son olarak kitaplarını okuyan ve okumayan herkese seslenen Dural,

“Kitabımı okuyan veya okumayan, beni tanıyan, tanımayan kardeşlerime, hocalarıma, ablalarıma, abilerime, yeğenlerime konuşmak istiyorum. Onlardan isteğim şu Çatalhöyük’e benim gibi tahsili olmayıp da yetenekli olan öyle insanlar geldi ki, onları tanıdığım da gerçekten hayran kaldım. Bu arkadaşlarıma şunu söylüyorum. İlla kitap yazmak olmayabilir, resim yaparsın veya bir başka dalda merakın vardır. Eğer böyle bir merakın varsa korkma merakının üzerine git. Günün birinde çok büyük bir değer kazanacağına ben şimdiden şahitlik edebilirim. Çünkü yapılan çalışmanın sonu boş çıkmaz”

şeklinde konuştu.

-Büşra KÖSE

Bakmadan Geçme