13 Bin 291 Eser Evine Döndü!

13 Bin 291 Eser Evine Döndü!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2002'den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin ana vatana iade edilmesini sağladıklarını açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'nde yaptığı konuşmada, "2002'den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin ana vatana iade edilmesini sağladık." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi açılışına katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Türkiye'nin yanı sıra dünyanın farkı ülkelerinden programa teşrif edenlere şükranlarını sundu. Sempozyum kapsamında sunulacak tebliğlerin, serdedilecek görüşlerin, yapılacak istişarelerin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, birbirinden kıymetli eserlerin ziyaretçilerle buluşacağı Arkeolojinin Altın Çağı Sergisinin de ülke, millet ve arkeoloji camiası için hayır getirmesini temenni etti.

Erdoğan, tarihe ışık tutan, medeniyet hazinesini çok daha parlak şekilde aksettiren her iki organizasyonda da emeği geçenleri tebrik etti. Anadolu topraklarının binlerce yıl boyunca sayısız topluluğa, tarihin akışını değiştiren nice devlet ve medeniyete ev sahipliği yaptığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Arkeologlarımız çok iyi bilir. Bu toprakların her bir katmanı, bu katmanlarda gün yüzüne çıkarılan her bir eser sizi tarihin en kadim sayfalarına götürür. Burada inançlar, kültürler, diller ve renkler iç içe geçmiş, hepsi birbirine eklemlenmiş, insanlığın ortak hafızası Anadolu'da şekillenmiştir. 10 asırdır meskun ve muhafızı olmakla gurur duyduğumuz kimliğimizle, kültürümüzle adım adım abat ettiğimiz Türk-İslam medeniyetinin en nadide eserleriyle nakış nakış süslediğimiz Anadolu, insanlığın tüm serencamını yansıtan bir açık hava müzesidir. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesine gitseniz, oradaki insanlara, 'insanlığın en eski yapıları hangileridir?' diye sorsanız, alacağınız cevap büyük ihtimalle ya Mısır piramitleri ya da İngiltere'deki Taş Yapıt olacaktır. Oysa hemen yanı başımızda Şanlıurfa ilimizin Haliliye ilçesinde bulunan Göbeklitepe'nin geçmişi, Taş Yapıt'tan 7000 yıl, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl öncesine uzanmaktadır. Yani tam 12000 yıllık bir yapıdan bahsediyoruz.

Tevarüs ettiğimiz tarih ve medeniyeti, içinde yaşadığımız coğrafyayı hakkıyla anlayamazsak gelecek rotamızı doğru çizemeyiz. Her zaman söylüyorum. Milletçe biz bin yıldır buradayız. Bu topraklarda yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla milli kültürümüzün istikametini de burada aramak zorundayız. Merhum Hilmi Ziya Ülken hocamız bu gerçeği şöyle ifade etmiştir, 'Tarihi kaderimiz bizi Akdeniz'e yerleştirdikten sonra bu medeniyet içinde vücuda gelmeye sevk ettiği için milli kültürümüzün köklerini ve gelişme yolunu da bu medeniyetin yürüyüşünde aramalıyız."

"ARKEOLOJİ ALANINDA ÇOK ZENGİN, ÇOK KÖKLÜ BİR MİRASIN SAHİBİYİZ"

Erdoğan, Türkiye'nin arkeoloji alanında da çok zengin, çok köklü bir mirasın sahibi olduğunu, bu hazineyi ortaya çıkarmanın, belgelemenin, ihtimamla korumanın ve yeni nesillere en güzel şekilde bırakmanın bu bakımdan son derece önemli olduğunu vurguladı.

Sahip olunan birikimin görünür kılınması ve tüm detaylarıyla korunup geleceğe aktarılmasına ecdadın büyük özen gösterdiğini ifade eden Erdoğan, ilk olarak Sultan Abdülmecid döneminde eski medeniyetlere ait eserlerin kültürel servet olarak görüldüğünü, muhafaza altına alınmaya başlandığını söyledi.

Erdoğan, takip eden süreçte 19. yüzyılın son çeyreğinde ise Asar-ı Atika nizamnamelerinin yayımlanmasıyla birlikte tarihi eserlerin korunması hususunun kanuni bir zemine taşındığını kaydetti.

Sultan Abdülhamid Han'ın izni ve iradesiyle 1891'de açılan, Osman Hamdi Bey ile kurumsallaşmasını tamamlayan Müze-i Hümayun'un, bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin sadece Osmanlı coğrafyasının değil, Doğu'nun da ilk modern müzesi olarak kayıtlara geçtiğini belirten Erdoğan, arkeoloji sahasındaki çalışmaların Cumhuriyet'in ilk yıllarında atılan kararlı adımlarla daha da geliştiğini ve ivme kazandığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1930'lu yıllarda kurulan müzelerin, farklı yerlerde başlatılan kazıların ve üniversitelerde açılan arkeoloji kürsülerinin bu alandaki bilimsel çalışmaları bir üst noktaya çıkardığına dikkati çekerek, ilerleyen dönemlerde geniş kapsamlı pek çok projenin hayata geçirildiğini aktardı.

Bu alandaki bayrak yarışının tüm imkanların devreye alınarak sürdürüldüğünü aktaran Erdoğan, "Tarih ve kültür mirasımızı yarınlara taşımak için sizlerle birlikte tüm gücümüzle gayret sarf ediyoruz. Kültür Bakanlığımız, ilgili kurumlarımız, üniversitelerimiz, hocalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve arkeoloji camiamızın tüm aktörleriyle yoğun bir emek harcıyoruz. Cumhurbaşkanlığında bu alanda görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız, hiçbir detayı atlamadan, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla çalışıyor. Sizlerin alın terinin neticesinde ortaya çıkarılan gizli hazinelerimizin hak ettiği ilgiyi ve değeri görmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Emeklerimizin boşa gitmediğini görmenin haklı gururunu yaşıyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

"Türkiye, gerek toprak yüzeyi gerek su altı keşiflerinde dünya arkeolojisinde ilk sırada yer alıyor.

Uzmanlarımız, önce ülkemizi ardından Türk'ün adım attığı her yeri inşallah karış karış gezecek ve kültür mirasımızı özenle kayıt altına alacaktır.

86 yıllık aranın ardından asli kimliğine kavuşturduğumuz Ayasofya-i Kebir Camii'ni tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine aldık.

2002'den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin ana vatana iade edilmesini sağladık.

Hem Haydarpaşa'da hem Sirkeci'de raylı ulaşım hizmetleri sürerken, kültür, sanat ve tarih de yeniden hayat bulacak."

Kaynak:Anadolu Ajansı