Manevi Bir Yolculuk: Miraç

Manevi Bir Yolculuk: Miraç
Hz. Muhammed’in (sav) Allah’ın huzuruna yükseldiği gece olan Miraç Kandili yarın idrak edilecek. Konya İl Müftü Yardımcısı Mustafa Şimşek, “Bu mübarek kandili fırsat bilip, samimi bir yakarışla Allah’a tevbe etmeliyiz. Kendimizi hesaba çekmeliyiz” dedi

İslam inancına göre, Hazreti Muhammed’in (sav), 27 Recep 621 hicri tarihinde gece Allah'ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselam'ın rehberliğinde Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldi.

Miraç hadisesinin, İslam dininin en önemli olaylarından birisi olduğuna dikkat çeken Konya İl Müftü Yardımcısı Mustafa Şimşek, “İsrâ kelimesi sözlükte gece yürüyüşü demektir. Miraç ise, yükseğe çıkma aracı, merdiven, asansör demektir. Sözlük anlamları bu olan İsra ve Miraç hadisesi, Peygamberimizin üstün makamlara yükselişi ve Allah’ın Yüce katına çıkarılışı olayıdır. Hz. Peygamberin gecenin bir bölümünde Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürülmesine "İsrâ", buradan da yüce makamlara yükselmesine, Allah’ın katına çıkarılmasına ise "Miraç" denir. Cenab-ı Hakk’a yakınlığın en üstün derecesi olan miraç, beşer anlayışı çizgisinin ötesinde olan akıllara durgunluk veren bir olaydır. Bu muazzam olayı fizik kanunları ile açıklamak mümkün değildir. Bu sırlı olay kameri takvime göre, Recep ayının yirmi altısını yirmi yedisine bağlayan gece meydana gelmiştir ki, bu geceye Miraç Gecesi denilmektedir.

Söz konusu bu hadise hicretten bir buçuk yıl kadar önce bir gece vakti, büyük meleklerden Cebrail (a.s) Hz. Muhammed’i (sav) mahiyetini bilemediğimiz "Burak” ismi verilen manevî binitle Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alıp Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürdü. Bu durum Kur’an-ı Kerim’in İsra suresinin ilk ayetinde şöyle anlatılmaktadır: "Kulu Muhammedi bir gece Mescid-i Haram’dan, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür” dedi.

YEDİ KAT GÖĞÜ KAPSAYAN MİRAÇ YOLCULUĞU

“Ehl-i sünnet alimlerimize göre bu yolculuğu Peygamber Efendimiz hem ruh hem de bedenle yapılmıştır” diyen Şimşek, “Hz. Peygamber’in (s.a.s.) İsra ve Miraç mucizesi Kur’an’da açık olarak sadece İsra kısmıyla yer alır. Hadislerde ise hem başlangıcında birtakım ilave bilgiler hem de devamında yani Kudüs durağı sonrasında göklere doğru gerçekleşen bir Miraç hadisesinden bahsedilir.

Buhari-Müslim ortak rivayetini eksen alarak Miraç hadisesini şöyle özetlemek mümkündür: “Peygamberimiz (s.a.s.) Mekke’de uyku ile uyanıklık arasında bir hâlde iken Cebrail ve bazı melekler geldiler göğsünden itibaren iç bölgesini açtılar, zemzem ile yıkadılar ve hikmet ve imanla doldurdular. (bk. Erdinç Ahatlı, Peygamberlik ve Hz. Muhammed’in Peygamberliği, Ankara 2007, s. 150-170.) Burak adı verilen bir binekle Kudüs’e götürdüler. Peygamberimiz orada bütün peygamberlere namaz kıldırdı. Bazı rivayetlerde burada peygamberimize süt, su, bal sunuldu ve bunlardan birini tercih etmesi istendi. Peygamberimiz sütü tercih etti. Bunun üzerine Cebrail fıtratı ve hikmeti tercih ettiğini müjdeledi. Ardından yedi kat göğü kapsayan Miraç yolculuğu başladı. Bazı rivayetlerde bu yolculuk miraç adı verilen bir araçla gerçekleşti.

Birinci gökte Hz. Âdem, ikinci gökte Hz. İsa, üçüncü gökte Hz. Yusuf, dördüncü gökte Hz. İdris, beşinci gökte Hz. Harun, altıncı gökte Hz. Musa, yedinci gökte ise Hz. İbrahim ile karşılaştı ve selamlaştı.Ardından binlerce meleğin her yıl ibadet yaptıkları el-Beytü’l-Ma’mur’a uğradı, buradan kendisinden başka kimsenin geçemeyeceği durak olan es-Sidretü’l-Münteha’ya yükseltildi. Miraç esnasında namaz farz kılındı” dedi.

PEYGAMBER EFENDİMİZ İNSANLARA ANLATTI

Şimşek, “Aynı gece içerisinde Peygamberimiz Mekke’ye döndü ve o günün sabahında bu olayı halka anlattı. Bütün müşrikler bunu yalanlayıp reddettiler hatta daha ileri gidip alay konusu yapmak istediler. Çünkü o günün şartlarında Mekke-Kudüs arası 40 günlük bir mesafe idi ve bir kişinin bir gecede oraya gidip gelmesi muhtemel ve mümkün değildi. Bunu öyle bir algı operasyonuna dönüştürdüler ki, netice bazı zayıf iradeli Müslümanlar dinden döndü. Müşriklerin bütün umudu Hz. Ebubekir’i de ikna etmekti. Derhal onun yanına koştular ve olayı müstehzi bir şekilde anlattılar ve kendilerine göre şu can alıcı soruyu sordular: Buna da inanabilir misin? Hz. Ebubekir’in cevabı “Ben ondan daha fazlasına inanmışım, onun göklerden haber almasını tasdik etmişim, buna mı inanmayacağım?” şeklinde oldu. Bir rivayete göre Hz. Ebubekir bir başka rivayete göre ise müşrikler içinden Kudüs’ü daha önce görmüş olanlar Hz. Peygamber’den bilgi istediler. Peygamberimiz gözünün önüne gelen Kudüs manzarası ile sorulan bütün sorulara doğru bir şekilde cevap verdi. Ancak müşrikler söylenenleri doğru bulmalarına rağmen, gerçekleşen bu olayı, açık bir sihir olarak niteleme yoluna gittiler” dedi.

MİRAÇ’IN HEDİYESİ “ÂMENERRESÛLÜ”

Miraç Kandili’nin önemi hakkında konuşan Şimşek, “Hz. Muhammed (sav)’in Allah huzuruna yükselişini ifade etmesi nedeniyle Miraç Gecesi önemli bir gecedir. Göğe yükselme anlamında olan Miraç’ın Müslümanlar tarafından önemli kabul edilmesinin en önemli nedeni bu gecede verilen müjdelerdir.

Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru” dediği beş vakit namazdır. Namaz, Allah’la kul arasındaki güçlü iman bağının tezahürüdür. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin manevi yükselişidir.

Mirac’ın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Sûresi’nin son iki âyetidir. Bu âyet-i kerimeler bize iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir.

Mirac’ın son hediyesi ise ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir” diye konuştu.

Kaynak:Konya'nın Sesi