Konya'da Seri Katil Vakası! Evini Yıllarca Mezarlığa Çevirmiş!

Konya'nın Çumra ilçesinde işlediği cinayetler ve uyguladığı ritüellerle Türkiye kriminoloji tarihine damga vuran Abdullah Aksoy, bölgede çiftçilikle geçimini sağlayan ailenin 3 çocuğundan biriydi.1934 yılında doğan Aksoy'un 15 yaşındayken tarlada geçirdiğ

Konya’nın Çumra ilçesinde işlediği cinayetler ve uyguladığı ritüellerle Türkiye kriminoloji tarihine damga vuran Abdullah Aksoy, bölgede çiftçilikle geçimini sağlayan ailenin 3 çocuğundan biriydi. 1934 yılında doğan

Aksoy’un 15 yaşındayken tarlada geçirdiği kaza hayatını tamamen etkileyen bir rahatsızlığa neden oldu. Sara(Epilepsi) hastalığına yakalanan ve sık sık nöbetler geçiren ve zamanla tuhaflaşan Abdullah, ailesi tarafından yalnız bırakılınca kendi başına yaşamaya başladı.

Başından 2 evlilik geçen Abdullah eşleri tarafından bilinmeyen sebeplerle terk edildi.

Haber

İLK HEDEFİNE KESERLE SALDIRDI!

Çevresi tarafından sakin bir hayat yaşadığı bilinen Aksoy, 1962 yılında inşaatta çalışmaya başladı.

İnşaattaki bir arkadaşını evine davet eden Aksoy, biraz sohbet ettikten sonra arkadaşına ahlaksız bir teklifte bulundu. Arkadaşı teklifi kabul etmeyince aralarında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesiyle Aksoy, evde bulunan keserle arkadaşına saldırdı.

Keser darbeleriyle arkadaşını bayıltan Aksoy, olayın şokunu üzerinden attıktan sonra arkadaşının öldüğünü düşünüp onu defnetme hazırlıkları yapmaya başladı. Ancak şans eseri arkadaşı hayatta kalmıştı. Yakaladığı ilk fırsatta evden kaçmayı başaran yaralı arkadaş, karakola giderek durumu bildirdi. Bu olaydan ders alan Aksoy, sonraki saldırılarında kurbanlarının ellerini ayaklarını bağlamayı ihmal etmedi.

Haber

SIK SIK EV DEĞİŞTİRİYORDU

Katil kurbanlarını 50'li yaşlarda ve kasaba dışından ziyarete gelen erkekler arasından seçiyordu. Verilen ifadelerde genelde sessiz ve yalnız olmayı tercih ettiği ancak kasaba pazarının kurulduğu günlerde dışarıdan gelen kişilerle sohbet ettiği ve dostluk kurmaya çalıştığı söylendi.

Farklı bahanelerle evine davet ettiği kişileri tehditle ilişkiye zorluyor, direnmeleri durumunda öfkelenerek keserle başlarına vurmak suretiyle öldürüp açtığı çukurlara baş aşağı gömüyordu. Oturacağı evlerin kasabanın kenar mahallelerinde olmasına dikkat ediyor, sık sık ev değiştirerek yeni kurbanlarını gömecek alanlar yaratıyordu. İbadet için camiye gidişi çevresinde olduğundan farklı bir izlenim yaratıyordu.

Sıkça geçirdiği epilepsi nöbetleri nedeniyle vücudundaki yara ve berelenmeler kimseyi şüphelendirmemişti. Anne babası hayattaydı ancak onu evlatlıktan reddetmişti. Kardeşleri ile görüşmediği biliniyordu.

YENİ KOMİSER KAYIPLARIN İZİNİ SÜRDÜ!

Çumra’da tüm dünyayı ilgilendiren kazı çalışmaları başlamıştı. Çatalhöyük, dünya mirası için önemli bir keşifti. Abdullah, Çatalhöyük kazılarında çalışmaya başlamıştı. İş çıkışlarında bir süreliğine kahvehaneye uğrayıp yalnız başına oturduktan sonra akşam namazını camide kılıp evine gidiyordu. Abdullah, kahvehaneye gittiği o zamanlarda kendisine hedef belirliyordu, özellikle yeni gelmiş olan erkekleri seçiyordu. Tanıştığı insanları evine götürüyordu ve bu insanlardan bir daha haber alınamıyordu. Çünkü bölgeye yeni gelmişlerdi ve pek merak edilmiyorlardı; sadece kaybolan insanların aileleri tarafından polislere yapılmış şikâyetler vardı. Polislerin ellerinde önemli detaylar yoktu ancak

1967 yılında Çumra'ya yeni bir komiser atanınca işler değişti. İbrahim Altan isimli idealist komiser hemen dosyaları önüne koyarak çalışmaya başladı ve kayıp insanları bulmayı kafaya koydu. Komiser Çumra'ya daha yeni gelmişti ve kimliğini henüz açıklamamıştı; polisler dışında onun komiser olduğunu bilen kimse yoktu. Komiser Altan kayıp insanların en son görüldüğü yerlerden birisi olan kahvehanede vakit geçirmeye karar verdi. Ve beklediği o adam bir gün içeriye girdi. Öğrendiği bilgilere göre kahvehanede karşılaştığı adam Abdullah Aksoy'du. Altan, şüphelendiği bu adamı adım adım takip ettirmeye karar verdi.

Haber

ÜZÜM KURUSU ELE VERDİ!

Çumralı bir kadın karakola gelerek kocasından bir süredir haber alamadığını ve kayıp olduğunu ihbar etti. Komiser İbrahim, baş şüphelisi Abdullah'ın ilk kez karakola getirilmesini emretti.

Komiser Altan'ın sorguya aldığı Abdullah Aksoy, cebinden kuru üzüm çıkarıp yemeye başladı. Kadın, kocasının evden çıkarken cebine aynı kuru üzümü koyduğunu söyleyince, şüpheler kesinleşti. Polisin yaptığı aramada Aksoy'un evinde kayıp şahsa ait kol saati ve kanlı kıyafetler bulundu.

Zeminde tespit edilen bir yükseltinin kazılmasıyla dehşet anları yaşandı: Kazılan yerden cenin pozisyonunda gömülmüş cansız bedenler çıkmaya başladı. Abdullah Aksoy bir mezarlığın üzerinde oturuyordu. İncelemeler sonunda yaşamına son verdiği erkeklerle cinsel ilişkiye girdiği tespit edildi; daha da korkuncu, bazılarının yaşamına son verdikten sonra bunu yapmıştı. Aksoy’un 1962-1967 yılları arasında 15 kişiyi (bazı kaynaklara göre 21) öldürdüğü iddia edildi.

SON KURBANI KENDİSİ OLDU!

Yaşananlardan sonra ‘Çumra Canavarı’ lakabı takılan Aksoy yirmi gün Çumra Cezaevi’nde kaldıktan sonra, Konya Cezaevi’ne aktarıldı. Burada genel koğuşa konulan katil, bütün gün tek başına oturuyor, sorulan hiçbir soruya cevap vermiyordu. Koğuşta gördüğü kötü muamele nedeniyle tek kişilik hücreye naklini istedi.

İşlediği cinayetler sonrası idama mahkûm edileceğini kendisi de dâhil birçok kişi tahmin ediyordu. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmasının yapılmasına altı gün kala 12 Nisan 1967 günü, tuvaletteki su borusuna kendini kuşağıyla asarak intihar etti. Cenazesine ailesinden kimse sahip çıkmadı. Konya Belediyesi tarafından kimsesizler mezarlığına gömüldü.

Cenazesi mezarlığa götürülürken Çumra halkı tarafından taşlandı.

Haber

23 YIL ÖNCE KAPANAN DOSYA YENİDEN AÇILDI

Yıl 1990'a geldiğinde, aradan tam 23 yıl geçmişti. Çumra'da birisinin evinin bahçesinde inşaat çalışması yapılıyordu. Bahçe biraz kazıldıktan sonra işçilerden biri kafatası buldu. Olay yerine gelen polisler kazmaya devam ettikçe toplam sayı 5'e ulaştı. Ev sahibi gözaltına alındı, polisler evini ne zaman satın aldığını sorduklarında çok uzun zamandır evin sahibi olduğunu söyledi. Sorgulamalar süresince evini bir süre kiraya verdiğini hatırladı, kiracısı Çumra Canavarı Abdullah Aksoy’dan başkası değildi.

Her şey bir anda açıklığa kavuştu ve 23 sene önce kapanmış dosya yeniden açıldı.

Evin bahçesinde gömülü olan insanların kim olduğu ise 2008 yılında ortaya çıktı. Gelişen adli tıp çalışmaları, bulunan kalıntıların 1965 yılında Çumra'da kaybolan 2 Alman arkeolog ve 3 Türk teknisyene ait olduğunu saptadı. O dönemlerde bu insanlar bulunamamıştı. Aynı dönemdeyse yaşayan bir seri katil vardı: Abdullah Aksoy. Nasıl bir canavar olduğu yeniden anlaşılmıştı. Abdullah Aksoy ölse bile laneti Çumra'nın üzerinden uzun süre gitmedi.

Haber

EVİNİN ALTINI MEZARLIĞA ÇEVİRMİŞ

Araştırmacılar, işlediği suçlardan sonra kurbanlarını defin etme biçimini incelediklerinde Çatalhöyük'teki kazılardan etkilendiğini fark etti. Çatalhöyük'te yapılan kazılar orada yaşayan insanların cenazelerini kendi evlerinin altına gömdüklerini ortaya çıkarmıştı. Yani yakınlarını kendilerinden uzakta bir yere gömmüyorlardı. Abdullah Aksoy, burada çalışırken bundan etkilenmiş olacak ki kendi evinin altını da bir mezarlığa çevirmişti.

Türkiye'nin en az bilinen seri katiliydi, gündeme asıl gelmesi 1990'da bulunan kalıntılar sayesinde olmuştu. Aksoy Türkiye'nin İlk Homoseksüel Seri Katili olarak tarihe geçti.

Çumra Canavarı Abdullah Aksoy’un işlediği cinayetler dijital platform Exxen’de yayımlanan Türkiye'deki Seri Katiller belgeselinde de yer alıyor.

Kurbanlarından Bazıları:

Muharrem Özkaya

(55)

1963 yılında kaybolan, Karaman’ın Kılbasan köyünden 55 yaşındaki Himmet Yılmaz

Mehmet Ali Köyü’nden kayıp Mevlüt Karaca

Elmasun Kasabası’ndan Süleyman Aslan

Çukurçimen Köyü’nden Mehmet Can

Çumra’da ‘Efe Süleyman’ adıyla tanınan

Süleyman Aslan

Elinden Kurtulanlar:

Türkmen Cami köyünden Salih Öner

Türkmenköyü bekçisi Ahmet Kurtu

Kaynak:

Dedektif Dergi 42.Sayı

Türkiye'deki Seri Katiller Belgeseli

Bakmadan Geçme