Ayşe Özel

Kuşlu Kümbet

Ayşe Özel

Kuşlu Kümbet

Bu hafta sizlere Sadreddin Konevi Hazretleri’ne oldukça yakın bir mesafede bulunan yanından çoğu kez habersizce geçtiğimiz bir türbeden bahsetmek isterim: Turgutoğlu Türbesi…

Turgutoğulları, Karamanoğulları’nın ordusunda görev almış ve bağımsız hareket etmek yerine Karamanoğulları’na tabii olmuş bir beyliktir. Bu dönemde pek çok araziye sahip olmuşlar Konya’mıza birçok hayır eseri ve vakıf tesis etmişlerdir. Bu eserlerin içerisinde 9 tane Dar-ül Huffaz’da bulunmaktadır.

Bahsi geçen vakıfları ilimize ve ilçelerimize kazandıran Turgutoğullarından Pir Hüseyin Bey’dir. Kendisi ordu komutanlığı ve sultan vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Osmanlı- Karamanoğulları arasındaki bir savaşta şehit düşmüştür.

Kendisi 1431 yılında türbeyi inşa ettirmiş ve öldükten sonra da buraya gömülmüştür. Bir süre sonra Turgutoğlu Ali Bey tarafından türbeye bazı kısımlar eklenerek vakıflar tahsis edilmiştir. Türbenin celi sülüs hatlı Arapça kitabesi üç satırdan oluşmaktadır. Kitabenin Türkçesi “Bu makberin, bu mübarek türbe-i şerifin yapılmasını 835 yılı Şevval ayında büyük sultan, muazzam şehinşah, bendelerin maliki, Arap ve Acem sultanlarının seyyidi, Karamanzade Mehmet’in oğlu Sultan İbrahim’in hükümdarlığı zamanında Turgutoğlu Emir Şahzade yüksek haysiyetli büyük emir Pir Hüseyin Bey emretti.” şeklindedir.

Karamanoğulları Dönemine ait olan yapı, eskiden geniş bir mezarlık içerisinde iken yapının çevresinin dolması sonucu özgün görünümünü yitirmiştir. Türbe, kare planlı bir yapı üzerinde büyük kubbe ile örtülüdür. Türbenin güney, batı ve kuzey cephelerinde basık yuvarlak kemerli boşluklar içerisinde, altta, taş söveli dikdörtgen pencereler, üstte, kemer aynasının boş bırakılmasıyla oluşturulmuş tepe pencereleri yer almaktadır.

Türbenin içinde sanduka bulunmamaktadır. Ancak ortada sanduka büyüklüğünde geometrik süslemeli bir alanın olması sandukanın burada olabileceğine işaret etmektedir. 1913 yılında türbeyi ziyaret ettiğini söyleyen Osman Ferid Sağlam, bazı sandukaların çinilerinin sökülmesi nedeniyle kireç ve toprak yığını haline gelmiş olduğunu ifade eder. Bu husus bani ve onun oğullarına ait sandukaların çinili olduğunu ileri sürmemize imkan verir. 1940’ lı yıllarda türbede bulunduğu bilinen son dört sanduka da müzeye kaldırılmıştır.

İ. H. Konyalı burada üçü büyük, üçü küçük altı sanduka olduğunu İbrahim Demirtaş’tan rivayetle belirtmiştir. Ayrıca Konyalı türbenin üzerinde zamanında leylek yuvası olduğu için halk tarafından Kuşlu Kümbet olarak anıldığını yazmıştır. 1944 yılında ise türbenin depo olarak kullanıldığını cenazelik adı ve verilen bodrum katın toprak altında kaldığını da ifade etmiştir.

M. Önder ise: “Bugün türbede on iki sanduka yeri mevcut olup, ancak, kitabeli iki mermer sanduka yerinde bırakılmış, diğerleri ihmaller yüzünden ya kaybolmuş ya da kırılmıştır” şeklinde ifade etmiştir. 1923 yılında yayımlanan Konya Rehberi adlı eser de Pir Hüseyin Beyoğlu Ahmet Bey’le birlikte Nefise Hatun, Bağdat Hatun, Sultan Hatun, Hondi Hatun ve Ömer Bey’in de bu türbede medfun olduğunu yazmıştır.

M. Zeki Oral, türbede Pir Hüseyin Beyoğlu Hasan Bey (ö. 1409)’in, Erdoğan Bey kızı Fatma Hatun (ö. 1469)’un, Süleymanşah kızı Cihanşah Hatun (ö. 1470) ile Mehmet Şah’ın sandukalarının görüldüğünü kaydetmektedir.

Sandukaların ve türbenin durumuna üzülmenin dışında şehrimize bu denli hizmetler edip dar-ül huffazların açılışına önderlik eden bir beyliğin komutanına duymamız gereken saygı ve vefayı nerede unutttuğumuzu düşünmeden edemiyorum. Defaatle yazmaya çalıştığım cümleleri de yinelemeden edemiyorum. Ecdadı tanıdıkça ve eserlerine sahip çıktıkça millet olarak yükselebiliriz ancak. Köklerimizin sağlamlığına inanarak meyve verebiliriz. Geçmişini bilmeyen geleceği göremez çünkü.

Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerini bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.

Sevgi ve saygı ile…

Yazarın Diğer Yazıları