Stamatis Moraitis, Amerikan rüyasını kovalamak için 22 yaşındayken Amerika'ya taşındı. Ressamdı ve hemen başarı elde etmeye başladı, bir ev satın aldı, evlendi ve 3 çocuğu oldu. 66 yaşında ölümcül akciğer kanserine yakalandı. Amerika'da ölmek yerine, İkarya'ya geri dönmeye ve ailesinin yanına taşınmaya karar verdi. İkarya; Yunanistan'da Ege Denizi'nde yer alan bir ada. Aşırı dağlık, tepelik ve kayalık olduğu için geçit vermeyen bir ada. Dağlar denizden içeri giren koyları hemen kestiği için sahil kasaba ve köyleri daracık bir alana sıkışmış, yolları epey bozuk, iki sokaklı ufacık yerleşimleri olan bir ada. Adanın havası, suyu, toprağı tertemiz… Adalılar uykularına çok düşkün. Muhakkak öğlen uykusuna yatıyorlar. Köylerde herkes birbirinin arkadaşı, birbirinin kankası…
Stamatis Moraitis; adaya geldikten sonra, yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Bahçesi ile ilgilenmeye karar verdi. Arka bahçesindeki üzüm bağı için asma fidanları dikmeye başladı. Bitkiler hasat için hazır olduğunda belki onları tadamayacaktı, ama en azından karısının onu hatırlaması için asma fidanları olacaktı. 30 yıl sonra, Stamatis Moraitis; hâlâ yaşıyordu ve ailesinin çiftliğinde üzüm ve yağ için zeytin de dahil olmak üzere her türlü meyve ve sebzeyi yetiştiriyordu… Yazar ve uzun yaşam uzmanı Dan Buettner, adanın uzun yaşam sırrını öğrenmek için İkarya'yı ziyaret etti. Dan Buettner, Stamatis Moraitis’i buldu ve o unutulmaz konuşmayı yaptılar;
"Ona sordum: Sırrın ne?"
“Bilmiyorum”
“Sanırım ölmeyi unuttum…”
Sadece UNUTTU MU?????
Longevity, biyolojik yaşı gençleştirerek sağlıklı, enerjik ve hastalıklardan uzak bir yaşam sürmeyi hedefler. Geleneksel tıbbın aksine, hastalıkları tedavi etmek yerine sağlığı korumaya ve optimize etmeye odaklanır. Yaşlanmanın altında yatan hücresel ve genetik mekanizmaları hedef alarak kalp hastalıkları, demans, diyabet gibi kronik hastalıkların önlenmesini amaçlar.
Yaşlanma, biyolojik yaşamın kaçınılmaz bir bileşenidir. Yaşlanma, sistemik sağlığın kademeli olarak azalmasıyla belirginleşen karmaşık bir süreçtir. Bu anlayışın merkezinde, yaşlanma sürecini yönlendiren çeşitli moleküler ve hücresel mekanizmaları yansıtan birçok özellik yer alır. Örneğin, genetik hasarın birikmesi, telomer aşınması, epigenetik değişiklikler, hücresel yaşlanma, kök hücre tükenmesi ve iltihaplanma.
Ortaya çıkan kanıtlar yeni bir özelliği, yani, bağırsak mikrobiyomunun bozulmasını da vurgulamaktadır. Bağırsak mikrobiyomu, insan sağlığında önemli bir rol oynayan karmaşık bir mikrobiyal topluluktur. Bağırsak mikrobiyomu, yaşlanma süreçleriyle ilişkili benzersiz dinamikler sergiler ve yaşa bağlı eşlik eden hastalıklarla spekülatif olarak ilişkilendirilmiştir.
Yaşlanma sırasında bağırsak mikrobiyotasının bileşimi de değişir!!!
Genç ve orta yaşlı bireylerle karşılaştırıldığında, yaşlıların (65 ila 80 yaş arası) bağırsak mikrobiyotası, mikrobiyal tür çeşitliliğinde azalma, yararlı bakterilerde azalma ve yüksek miktarda patojenik mikroorganizma ile karakterize edilen farklı ve benzersiz bir kompozisyon göstermektedir.
100 yaşını geçmiş kişiler, olağanüstü uzun ömürleri ve genellikle daha sağlıklı yaşlanma profilleri, örneğin daha düşük kronik hastalık insidansı nedeniyle yaşlılar arasında benzersiz bir grup oluşturur ve bu da daha uzun ömür ve sağlıklı yaşlanmayla ilişkili faktörler hakkında farklı bir bakış açısı sağlar.
Orta yaşlı bireylerle karşılaştırıldığında, 100 yaşını geçmiş kişilerin bağırsak mikrobiyotası genellikle daha yüksek bakteri türü çeşitliliği ve daha fazla miktarda faydalı bakteri ile karakterize edilir. Bu bakterilerin artışı yüksek lifli bir diyetle ilişkilendirilmiştir. Hatta, dışkı analizlerinde, kısa zincirli yağ asitleri daha fazla bulunmuştur.
Bol Lif içeren Akdeniz diyeti
Yaşlanmayla ilişkili bağırsak mikrobiyotası değişikliklerine karşı koymak için mevcut müdahalelerin çoğu, daha kolay ve güvenli uygulanabildiği için diyete dayalıdır. Diyet müdahalesin, özellikle sağlıksız yaşlanmayla ilişkili bağırsak mikrobiyotası bileşimi ve metabolik fonksiyondaki değişiklikleri en azından kısmen engellediği gösterilmiştir. Diyet ile, bakteri türlerinin çeşitliliğini ve hem faydalı hem de "potansiyel olarak" faydalı bakterilerin ve salgıladıkları metabolitlerin bolluğu artırılabilmektedir. Ayrıca, bu tarz müdahalelerin patojen bakterilerin ve salgıladıkları metabolitlerin bolluğunu azaltmayı ve aynı zamanda yaşlanan konakta metabolik sonuçları iyileştirdiği de tespit edilmiştir.
Ama hangi diyetle?
Akdeniz diyeti; genellikle sebzeler, meyveler, baklagiller, tam tahıllar ve kuruyemişler gibi bitki bazlı LİF açısından zengin gıdaların yüksek alımı ve et, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdaların düşük ila orta düzeyde alımı ve bol zeytin yağı ile karakterize edilen bir diyettir. Birçok çalışma; Akdeniz diyetinin mikrobiyal çeşitlilik kaybını hafiflettiğini, faydalı bakterilerin bolluğunu artırdığını ve patojen bakteri bolluğunu azalttığını göstermiştir.
Özellikle, yüksek lifli bir diyet, yaşlılarda sağlıklı yaşlanma ile ilişkilendirilmiştir.
Çünkü;
Diyet Lifi Kan Şekerini Düşürür ve Stabilitesini Korur
Diyet Lifi Kan Lipit Seviyelerini Düşürür ve Kalp Hastalığı Riskini Azaltır
Diyet Lifi Kilo Kontrolü Sağlar
Diyet Lifi Tok Tutar
Diyet Lifi İltihabı İyileştirir
Diyet Lifi Kanser ile Mücadele Eder
Moraitis'e tam olarak ne olduğunu, ölümcül akciğer kanseri teşhisinden sonra neden 30 yıl daha yaşadığını kesin olarak bilemiyoruz. Ama, Stamatis Moraitis, Amerika'da ölmek yerine, İkarya'ya geri dönmeye ve ailesinin yanına taşınmak ile çok doğru bir karar verdi. Adanın temiz havasını solumaya başladı. Üzüm bağından üzüm yedi. Adanın çam, kekik, çiçek ve süpürge otu ile harmanlanmış balını yedi yani fenolik bileşikler ve flavonoidler aldı. Kendi yaptığı, zeytinyağından bol bol tüketti. Bol meyve ve sebze, tam tahıllar, fasulye ile BOL BOL LİF aldı ve kısa zincirli yağ asitlerini uçurdu.
İkizler üzerinde yapılan bir çalışma, ortalama bir insanın ne kadar yaşadığının yalnızca %20'sinin genlerimiz tarafından, kalan %80'inin ise yaşam tarzımız tarafından belirlendiğini ortaya koymuştur. Beslenme temelli müdahalelerin önemli bir kısmının, bağırsak mikrobiyotasındaki yaşlanmaya bağlı değişiklikleri dengelediği ve bizlerin metabolik fonksiyonunu iyileştirdiği gösterilmiştir. Doğa, bizlere makro besinler, mikro besinler, fitobesinler, prebiyotikler, probiyotikler ve diğer biyoaktif bileşiklerin sayısız kombinasyonunu dengede tutan sayısız yiyecekler sunar. Günümüzde pek çok hastalığının temelinde bulunan disbiyozis, bağırsak mikrobiyotasındaki dengesizlik sonucu bağırsaktaki bakteriyel dağılımdaki değişiklik yaşanması durumudur.
Yunan Mitolojisine göre kral Daidalus ve oğlu İkarus Girit’te düşmanlar tarafından tutsak edilir. Tutsak oldukları yerden kaçmak için kral bal mumundan kanat yapar. Kral uçmadan önce oğluna öğüt verir. Oğlum dengeli bir şekilde uç. Ama oğul uçtukça heyecanlanır ve daha yükseğe uçmak ister ama güneş kanatlarını yakar. Bunun üzerine oğul, Ege Denizi düşer ve boğulur. İkarus’un düştüğü yer İkarya Adasıdır……
Bu efsane hayatta kalabilmek için dengenin gerektiğini bize söyler….