Cumhuriyet, sadece bir rejimin adı değil, bir milletin yurttaşlığa yükselişinin destanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eseri olan bu yönetim biçimi, egemenliği tek bir zümreden alıp kayıtsız şartsız millete vermiştir.
Bu erdemli rejim, sadece siyasal haklarla yetinmedi; kadının toplumdaki yerinden eğitime, ekonomiden bilime kadar her alanda bireyi özgürleştirici devrimlere imza attı. Bugün kutladığımız her 29 Ekim, bize o büyük 'maya'yı, yani bağımsızlık ve direnç ruhunu hatırlatır.
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına kasteden iç ve dış tehditler karşısında, bize düşen en büyük görev, bu büyük esere sahip çıkmaktır. Cumhuriyet, sadece bayramlarda kutlanacak bir miras değil, her gün savunulması ve geliştirilmesi gereken canlı bir idealdir. Asıl görevimiz; hukukun üstünlüğünden taviz vermeden, fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller yetiştirerek bu eşsiz eseri, daima çağdaş uygarlığın en üst seviyesine taşımaktır. Cumhuriyet, bitmiş bir kitap değil, sonsuza dek yazılacak bir hedeftir.
Unutmamalıyız ki, Cumhuriyet bize miras değil, evlatlarımıza bırakacağımız en değerli emanettir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bu uğurda canını feda eden tüm kahramanlarımızı saygı, minnet ve rahmetle anarken, bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz: Yaşasın Cumhuriyet!