Ümmühan Tünen

Kapımızdaki Yeni Dost mu, Yoksa Düşman mı?

Ümmühan Tünen

Bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duran bir kavram, hayatımızın en orta yerine yerleşti: Yapay Zeka. Artık sadece büyük teknoloji laboratuvarlarının konusu değil; kullandığımız telefon uygulamalarından, yazdığımız e-postalara, hatta dinlediğimiz müzik listelerine kadar her yerdeler. Peki bu "düşünen makineler", gerçekten bize ne getiriyor? Kapımızdaki yeni bir dost mu, yoksa iş gücümüzün ve yaratıcılığımızın yeni rakibi mi?

Yapay zeka, şüphesiz bir verimlilik devriminin fitilini ateşledi. Bir zamanlar günler süren karmaşık veri analizleri, YZ algoritmaları sayesinde saniyeler içinde çözümleniyor. Tıpta tanı koyma hızından, şehir planlamasındaki trafik akışı optimizasyonuna kadar, yapay zeka hataları minimize ederek insan kapasitesini aşan çözümler sunuyor. Bu, rutin işlerin otomatikleşmesi anlamına geliyor ki, bu da bizlere daha stratejik, daha yaratıcı ve daha insancıl görevlere odaklanma fırsatı veriyor.

Ancak madalyonun diğer yüzü, özellikle tekrara dayalı meslek grupları için derin bir endişe kaynağı. Yazılımcılar, çevirmenler, hatta metin yazarları bile artık yapay zekanın doğrudan rekabeti altında. Buradaki asıl mesele, yapay zekayı bir tehdit olarak görmek yerine, onu bir süper araç olarak benimseyip, yeteneklerimizi yapay zekanın yapamayacağı alanlara kaydırmak zorundayız. Yapay zeka veriyi işler; insan ise bu veriye anlam katar ve etik değer yükler.

Yapay zeka, sadece iş gücünü değil, yaratıcılık kavramını da sorgulatıyor, saniyeler içinde orijinal bir şiir yazması, çarpıcı bir sanat eseri üretmesi veya bir film senaryosu taslağı çıkarması artık sıradanlaştı.

Oysa yapay zeka destekli sanat, insanın yaratıcılığının bir uzantısı olarak da görülebilir. Fırçayı elinde tutan yapay zeka değil, ona ne çizmesi gerektiğini söyleyen, komutu veren insandır. Yapay zeka, yaratıcı sürecimizdeki bir "birlikte çalışan" haline geliyor. Asıl korkumuz, yaratıcı olmanın sihrini kaybetmek değil, ona olan bağımlılığımızla eleştirel düşünme yeteneğimizi köreltmek olmalı.

Yazarın Diğer Yazıları