Çocukluktaki Davranış Sorunları Neyi İfade Ediyor?

Çocukluk döneminde sıkça karşılaşılan öfke patlamaları, içe kapanıklık, yalan söyleme veya inatçılık gibi davranışların, genellikle bir problem olarak algılanmasının aksine, çocuğun duygusal dünyasındaki çatışmaların ve çevresiyle ilişkilerinin doğal bir yansıması olduğu belirtildi. Uzmanlar, bu tepkilerin hemen "sorun" olarak etiketlenmemesi, aksine gelişimsel bir ihtiyaç olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Psikolog Mehmet Aker, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 3 yaşındaki bir çocuğun zaman zaman öfke krizleri yaşamasının, duygularını sözle ifade etmekte zorlanmasından kaynaklanabileceğine dikkat çekti. Aker, bu durumda çocuğu "sorunlu" olarak nitelendirmek yerine, çocuğun gelişimsel bir ihtiyacı olduğunu fark etmenin çok daha etkili ve sağlıklı bir yaklaşım olacağını vurguladı.
UYUMSUZ DAVRANIŞLARIN DERİNİNDEKİ NEDENLER
Aker, çocukların sergilediği uyumsuz davranışların ardında aile dinamikleri, aşırı koruma, ihmal, dikkat çekme çabası, travmalar, öfke tepkileri, güç gösterisi ve otoriteye karşı tepki gibi hem bireysel hem de çevresel birçok farklı nedenin yatabileceğini ifade etti. Aşırı korumacı aile tutumlarının çocuğun kendini yetersiz hissetmesine yol açabildiğini belirten Aker, aile içi şiddet veya boşanma gibi olumsuz durumların çocuklarda öfke ve intikam hissini tetikleyebileceğini söyledi. Ayrıca, baskı altında büyüyen çocukların zamanla ailelerine veya öğretmenlerine karşı güç savaşı başlatabildiğini ve kurallara itaatsizlik, sürekli tartışma çıkarma gibi davranışların bu savaşın bir parçası olabileceğini kaydetti.
SIK KARŞILAŞILAN DAVRANIŞ SORUNLARI
Aker, çocuktan çocuğa değişmekle birlikte tırnak yeme, parmak emme, kekeleme, yalan söyleme ve çalma gibi davranışların oldukça yaygın olduğunu belirtti. Tırnak yemenin genellikle kaygı ve stresin dışa vurumu olarak gözlemlendiğini, özellikle sınav dönemlerinde artış gösterebildiğini ifade etti. Kekemeliğin her zaman biyolojik bir durum olmadığını, sıklıkla dikkat çekme veya kendini yetersiz hissetme gibi duygulardan dolayı ortaya çıktığını dile getirdi.
AİLENİN VE EĞİTİMİN KİLİT ROLÜ
Ebeveyn tutumunun çocuğun davranışsal tepkilerinde kilit bir rol oynadığını kaydeden Aker, ilgi ve sevgiyle büyüyen bir çocuk ile şiddet ve ihmalin hâkim olduğu bir ortamda büyüyen çocuk arasında ciddi farklar gözlemlendiğini vurguladı. Okul çağındaki çocuklarda öğretmenlerin ve arkadaşlarının etkisinin arttığını belirten Aker, zorbalığa uğrayan veya başarısızlık hissi yaşayan çocuğun içe kapanabileceği veya saldırganlaşabileceği konusunda aileleri ve öğretmenleri uyardı.
UYUM SORUNLARININ PSİKOLOJİK GELİŞİME ETKİSİ
Aker, davranışsal sorunların zamanında çözülmediğinde çocuğun psikolojik sağlığının ciddi anlamda zarar görebileceğini ifade etti. Özellikle sosyal çevrede yaşanan dışlanmaların çocuğun öz saygısını zedeleyebileceğine dikkat çeken Aker, davranış bozukluklarının sadece anlık sorunlar değil, uzun vadeli psikolojik travmaların da habercisi olabileceği konusunda uyardı.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARINDA DAMGALANMA TEHLİKESİ
Bir çocuğun "yaramaz" ya da "inatçı" olarak etiketlenmesinin, zamanla o çocuğun bu etiketi içselleştirmesine neden olabileceğini belirten Aker, damgalanmanın çocuğun yalnızlaşmasına, kendine güvenini kaybetmesine ve yeni davranış bozuklukları geliştirmesine sebep olabileceği konusunda uyardı. Aker, davranış bozukluğu yaşayan çocuklara karşı daha anlayışlı, destekleyici ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemenin ve onlara "Seninle birlikte bu durumu aşacağız" hissini verebilmenin çok kıymetli olduğunu sözlerine ekledi.