Konya bir daha onun gibisine zor rastlar! Asla unutulmuyor

Konya’da ilk defa pulluk üretimiyle tarım makinaları sektörünü Türkiye’ye tanıtan Veysel Öksüz namı diğer Pullukçu Veysel Usta, akademik tahsili olmayan birisi olarak aruz ölçüsüyle 49 gazel, 98 şarkı, 241 rûbaî ve Hz. Mevlâna’nın Mesnevî-i Şerîfini 10 farklı bakış açısıyla hatmederek 1 Mesnevi Şerhi yazdı. Hece ölçüsüyle 24 gazel, 4 semâ âyini, 29 şiiri arkasında bıraktı. Veysel Öksüz, aruzu günlük hayatında çok rahat konuştuğu gibi kullanırdı. Öksüz'ün şiirleri, hem divan edebiyatının inceliklerini hem de halk şiirinin samimiyetini bir araya getirerek, Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. Onun eserleri, Konya'nın kültürel mirasının önemli bir parçası olarak günümüzde de değerini korumaktadır. Veysel Öksüz’ün değeri Konyalılar tarafından hâlâ bilinmekle ve anılmakla birlikte Selçuklu Belediyesi tarafından “Mevlana Aşığı Konyalı Bir Şair Veysel Öksüz ve Şiirleri” kitabının 3. baskısı çıkarılmıştır. Ayrıca Veysel Öksüz, edebi sanatçılığının yanı sıra tarım makineleri noktasında da yeniliklere imza attı. Konya bugün ziraat makineleri imalatında Türkiye’de bir numaradır ve bunu “Pullukçu Veysel Usta”ya borçludur.
HER YAPTIĞI İŞTE YENİLİKÇİYDİ
Veysel Öksüz 1926 yılında Konya’nın 40 kilometre doğusundaki Yarma nahiyesinde mütevazı bir çiftçi ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Öksüzler sülalesinden Veyis Efendi, annesi de Hastaoğlanlar ailesinden Cennet Hanım’dır. Her iki ailenin de aslı Hadim’dendir. Babası 1312/1897 doğumlu Veyis Efendi, Aşağı Hadim’de Ebu Yusuf Efendi’nin torunlarından İsmail Efendi’nin oğludur. İstiklal Savaşında ordunun yetiştirdiği ilk şoförlerden olan Veyis Efendi, Konya’dan Musul’a demir tekerlekli kamyonlarla erzak taşımıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra kendi isteğiyle Yarma’ya yerleşmiş, hayatını çiftçilikle geçirmiştir. Veysel Öksüz Yarma’da ilkokula devam ederken, dördüncü sınıfta ailesiyle birlikte Konya’ya yerleşirler. İlkokul bitince Sanat Okuluna başlar. Sınıf birincisi, parlak bir öğrenci olmasına rağmen ikinci sınıfa geçince babası Veysel Öksüz’ü okuldan alıp, kaynakçı Zeki Usta’nın yanına yerleştirir. Öksüz askere gidinceye kadar ustasının yanında çalışır. 17 yaşındayken Hacıeminlerden Tatlıkuyu Hacı Mehmet Ağa’nın kızı Şerife Hanımla evlenir. 1945-1947 yıllarında Gelibolu’da vatani görevini yerine getirir. Askerlik dönüşü eski Buğday Pazarı civarında kendisine ait küçük bir dükkan açar ve kaynakçılık mesleğine devam eder. Daha sonra arkadaşı İbrahim Menekşe ile Larende Caddesinde ziraat makineleri imalatı yapan bir atölye açarlar.
Yaptıkları pulluklar çok tutulur ve Pullukçu Veysel Usta namı Orta Anadolu’ya yayılır. İbrahim Menekşe ile yaklaşık 15 yıl süren ortaklığını dostça sona erdiren Veysel Öksüz, 70’li yıllarda Meram Sanayi’nde kendisine ait bir atölyede ziraat ve inşaat makineleri imalatına devam eder. Bu dönemde küçük oğlu Sami Öksüz’le birlikte çalışır. 1993 yılının Şubat ayında ise üşütme ile başlayan bir rahatsızlık sebebiyle hastaneye yatırılır. Yanlış bir tedavi sonucu durumu kötüleşir. Kızı Hidayet Hanım babasının son durumunu şu sözlerle anlatır: “Yatağına getirdiler. Şuuru açıktı. ‘İşte hayatın sonu bu’ dedi ve Ayete’l-Kürsi’yi yarısına kadar okuyabildi, kendini kaybetti.” Veysel Öksüz bir hafta süren komadan sonra 15 Şubat 1993 yılında vefat eder. Mevlana aşığı şairin son istirahatgâhı da Mevlana Türbesi’nin hemen karşısındaki Üçler Mezarlığı olur.
ÖMRÜNÜN SON DEMLERİNİ ŞİİRE ADADI
Şairin 67 yıllık ömrünün üç eşit dilime ayrıldığını görüyoruz: Çocukluk ve gençlik yılları, okumak ve öğrenmekle geçen yılları ve birikimlerinin satırlara dizildiği dönem. Düzenli bir eğitim imkanına sahip olamamış ancak takdire şayan bir gayretle kendisini yetiştirmiş; bu çabaların sonucunda tasavvuf vadisinde derin vukuf, edebi alanda ise oldukça gelişmiş bir zevk ve estetik anlayışına ulaşmıştır. Bu arada bir yandan okuyarak ilim kazanırken diğer yandan dünya malına değer vermeden dervişane bir hayat sürdürmüş, nefis terbiyesiyle geçirdiği yılların sonunda bir gönül eri olmayı başarmıştır. Küçük bir dükkanda başlayan meslek hayatı ise ziraat aletleri imalathanesine kadar gelişmiş, yaklaşık 45 yıl bu alanda usta bir imalatçı olarak çalışmıştır. Ömrünün son yıllarında iş hayatından uzaklaşarak şiir çalışmaları içine gömülmüş, bütün zamanını Mevlana’nın Mesnevi’sinin tercüme ve şerhine harcamıştır.
ŞİİRLERİNDE “ÖKSÜZ” MAHLASI DİKKAT ÇEKİYOR
Veysel Öksüz’ün bugüne kadar yayımlanmış 3 eseri mevcuttur. Bunlardan biri olan Mesnevi Tercümesi, Mevlana’nın Mesnevi’sinin birinci cildinin manzum tercümesidir. 21 Ocak 1981’de tamamlanmıştır. 7+7=14 hece vezniyle, 4003 beyitten oluşur. Dili sadedir. Farsça bilmeyen şair Mesnevi’nin Türkçe tercümelerinden faydalanmış ve kendi yorumlarını çeviriye eklemiştir. Bu tercümenin ilk 6 beyti şu şekildedir:
1-Dinleyin neyden bugün olmuşu, olacağı
Ayrılığın açtığı sinesindeki dağı
2-Beni kamışlığımdan ayırdı kader dedi
Duyanlar feryadımla hep ağladı inledi
3-Ayrılıktan yüz parça olmuş kalp gerek bana
Ki iştiyak derdini açabileyim ona
4-Aslından uzak düşen kişide kalmaz karar
Sabırsızlıkla yine vuslat derdini arar
5-Bütün topluluklarda inledim ve ağladım
İyi ve kötülerle bir yakınlık sağladım
6-Kendi zannınca oldu herkes dostum, hem-demim
Fakat araştırmadı sırrımı kimse benim
Veysel Öksüz’ün diğer eserleri ise Mesnevi Şerhi ve Şiirler (Nazmlar). Mesnevi Şerhi, Mevlana’nın Mesnevi’sinin ilk cildinin açıklamasıdır. Şiirlerinde ise Öksüz mahlasını kullanan Veysel Öksüz, 1975’ten 1984’e kadar yazdığı şiirleri kendi eliyle daktilo etmiş, Nazmlar başlığı altında fotokopiyle çoğaltarak dostlarına hediye etmiştir. Vefatına kadar bir yandan şiir yazmaya devam etmiş diğer yandan Nazmlar’da yer alan şiirler üzerinde tashihler yapmıştır.
Hem lütfuna hem cevrine
Hayran olur aşıkların
Deryalara dalsa yine
Biryân olur aşıkların
Aşkın alır kararını
Görmek için dîdârını
Yağmaya verir varını
Uryan olur aşıkların
Akarsular gibi çağlar
Hasret yüreğini dağlar
Gece gündüz durmaz ağlar
Giryan olur aşıkların
Sensiz baharlar güz gibi
Gül bahçesi gülsüz gibi
Hicranınla Öksüz gibi
Viran olur aşıkların
Konya onu “Pullukçu Veysel Usta” olarak tanırdı. Alaaddin Tepesi kadar, Meram kadar, İnce Minare kadar Konyalıydı. Konya’nın sembollerinden biriydi. Ayrıca Konya bugün ziraat makineleri imalatında Türkiye’de bir numaradır ve bunu “Pullukçu Veysel Usta”ya borçludur. Veysel Usta ilk ziraat aletlerini yapmaya başlayınca herkes gülmüştü. Şimdi yüzlerce ailenin bu noktada karnı doyuyor ve yüzü gülüyor…
KONYA VEFA BORCUNU ÖDEDİ
Selçuklu Belediyesi, Mevlana aşığı olan Konyalı edebiyat insanı Veysel Öksüz’ün şiir kitabını 2021 yılında 3. kez basarak kültür ve yayın hayatına sunduğu katkıya bir yenisini daha ekledi. Kültür ve sanata olan katkılarını her platformda ortaya koyan Selçuklu Belediyesi Konya’nın yetiştirdiği Mevlana ve tasavvuf aşığı şair Veysel Öksüz’ün “Veysel Öksüz ve Şiirleri” adlı kitabını 3. kez bastırarak edebiyat dünyasına yeniden kazandırmış oldu. “Veysel Öksüz ve Şiirleri” kitabı üç ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, Veysel Öksüz’ün hayatı ve eserlerinden, ikinci bölümde, aruz vezniyle yazılan şiirlerinden, üçüncü bölümde, hece vezniyle yazılan şiirlerinden bahsediliyor. Ayrıca, eserde divan edebiyatına ait eski sözcüklerin Türkçe anlamları, aruz vezniyle yazılan şiirlerinden kasîde, gazeller, Mesnevi gibi örnekler, hece vezniyle yazılan şiirlerinden koşmalar, semâîler, serbest düzenli nazımlar gibi örnekler ele alınıyor. Kitabın sonlarına doğru kronolojik sıraya göre ilerleyen ve şairin anılarından oluşan fotoğraflara yer veriliyor. 1926 yılında Yarma’da dünyaya gelen ve kendi imkanlarıyla sanat alanında gayret göstererek son dönem divan edebiyatında takdire şayan çalışmalar yapan ve 1993 yılında hayata gözlerini yuman şair Veysel Öksüz’ün edebi mirası Selçuklu Belediyesi tarafından 3.kez 3 bin adet basılarak gelecek nesillere emanet olarak bırakıldı. -Tuba Kaya
(Bu haber “Veysel Öksüz ve Şiirleri” adlı kitabın 3.baskısından derlenmiştir)