Konya susuz kalacak! Tarım ve sanayi alanında acil tedbir şart

Konya susuz kalacak! Tarım ve sanayi alanında acil tedbir şart
 İnternet Editörü
Konya ile dünya genelinde özellikle bu yıl iklim değişikliği ve mevsim kayması belirgin bir şekilde yaşanıyor. Konya ve çevrelerinde bir günde 4 mevsimin aynı anda hissedilmesi endişe veriyor

Konya ve çevresinde bu yıl iklim koşulları alışılmışın dışında seyretti. Kuraklık, ani sıcaklık değişimleri ve mevsimlerin kayması, insanları endişelendiriyor. Uzmanlar, yaşanan bu değişimlerin küresel iklim krizinin yerel yansımaları olduğunu vurguluyor. Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden sıcaklıklar ve uzun süren yağışsız dönemler günlük yaşamı olumsuz etkiliyor. Konya’da ve dünya genelinde mevsimlerin kayması ve yağışların azalmasıyla birlikte su kaynakları alarm veriyor. Özellikle son yıllarda artan sıcaklıklar ile dengesiz hava koşulları, bölgedeki yer altı su seviyelerini ciddi şekilde düşürdü. Meteorolojik veriler, bu yılın uzun yıllar ortalamasının oldukça altında yağış aldığını gösteriyor. Barajlar, göletler ve yer altı su rezervlerinde ciddi gerileme yaşanırken, su ihtiyacının büyük oranda yer altından karşılandığı bölgede, obruk oluşumlarında da artış gözlemleniyor. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Çevre Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı İlker İrioğlu, sadece Konya’nın değil tüm dünyanın iklim kriziyle karşı karşıya olduğunu söyleyerek su kullanımı noktasında özellikle tarım ve sanayi alanında acilen tasarrufa gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.

1718620.jpg

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ 140 YIL ÖNCE FARK EDİLMEYE BAŞLANDI!

İlker İrioğlu, özellikle sanayileşmeyle birlikte sıcaklıklarda artmalar olduğunun ilk olarak yaklaşık 140 yıl önce bilim adamları tarafından tespit edildiğini aktardı. İrioğlu, bu araştırmalardan sonra dünyanın atmosferinin ısınmaya ve iklim değişikliğinin görülmeye başladığını söyleyerek, “Buna ‘mevsim kayması’ da deniliyor. Sonuç olarak atmosferin gittikçe ısınmasına, kirletici gazlardan dolayı güneş ışınlarının dünyayı daha çok ısıtmasına ‘iklim değişikliği’ diyoruz. Şu an dünyada iklim değişikliğinin belirtilerini belirgin bir şekilde yaşıyoruz. Örneğin aşırı sel olması, aşırı kuraklık yaşanması küresel ısınma yani iklim değişikliğinin göstergesi. Kuraklığın olduğu yerlerde yağışlar çok meydana geldiği zaman seller tehlike arz ediyor. Bunların yanında orman yangınlarında artışlar var. Çünkü sıcaklıklar daha uzun zamanda yaşanırken kurak iklim daha fazla hakim olmaya başladı. Bu da doğal yollarla bile orman yangınlarının çıkmasına sebep oluyor. Zaten insan faaliyetleriyle de dünya oldukça yıpranıyor” şeklinde konuştu.

1707467023.jpg

HAVA KİRLİLİĞİNİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ

Konya’da bazı yerlerde çok fazla hava kirliliği olduğundan bahseden Başkan İrioğlu, bunun bazı evlerde hâlâ soba kullanılmasından kaynaklandığını dile getirdi. İrioğlu, “Tek katlı evlerin çoğunluğunda doğal gaz kullanılmıyor. Soba da hava kirliliğine neden oluyor. Bunun dışında coğrafi şartlar da hava kirliliğine etki ediyor. Konya’mız bildiğiniz üzere düz bir plato. Örneğin Yazır mahallesi ile Şehir Hastanesi’nin arasında 50 metreye yakın bir kod farkı var. Kirli hava buraya toplanıyor. Bu da havalanmayı ve rüzgarları azaltıyor. Hatta kışın Akyokuş’a çıkarsanız kirli bulut kitlesinin hiç hareket etmeden şehrin üstünde durduğunu görebilirsiniz. Egzoz gazları, çevreye atılan çöpler, yangınlar, soba kullanımı havayı kirletiyor ve atmosfere zarar veriyor. Belki küresel ısınmayı durduramayabiliriz ama alacağımız önlemler ile yavaşlatabiliriz” şeklinde anlattı.

20107276-1070-4d9a-8d31-1575c2448695.jpg

“SUSUZ KALABİLİRİZ!”

Konya’da yaşanan kuraklıktan dolayı su krizinin de kapıda olduğunu belirten İrioğlu, bu konuda özellikle tarım ve sanayi alanında tasarrufların yapılması gerektiğinin altını çizerek sözlerine son olarak şunları ekledi: “Su kaynaklarımızın aslında sadece yüzde 3’ü tatlı su kaynağı ve buna erişim çok zor. Dernekler ve vakıflar Afrika gibi yerlerde su kuyuları açıyor. Onlar suyun kıymetini çok iyi biliyor ama musluklarımızdan rahat bir şekilde suya ulaşabildiğimiz için susuzluğa doğru gidişimizi anlayamıyoruz. Susuz kalabiliriz. Sularımız bitmeden tedbirleri almamız gerekiyor. Ama uzun yıllar bize, ‘Dişinizi fırçalarken musluğu açık bırakmayın’ tarzında evde yapılacak küçük tedbirleri anlattılar. Aslında bunlar tüketimin en az olduğu yerler. Halbuki asıl tedbir tarım ve sanayi alanlarında olmalı. Çünkü tatlı ve temiz suyumuz en çok tarımda kullanılıyor. Bu yüzde 70’lik kısmı kapsıyor. Dolayısıyla bizim az suyla yetişen tarımsal bitkilere geçiş yapmamız gerekiyor. Ayrıca özellikle Karapınar bölgesinde yoğunlukla olan bir obruk sorunumuz var ve yapılan bilimsel çalışmalarla yer altı su seviyesinin düşmesinin sebebiyle obruk oluşumlarının hızlandığı tespit edildi. Obruklar insanların yaşam alanlarına girmeye başladı. Sanayide de su çok fazla kullanılıyor. İnsanların tüketimi kadar üretim olduğuna göre tüm iş yine halka düşüyor. Ya tüketimi azaltacağız ya da üretim tekniklerini değiştirip az su kullanacağız. Bütün bunlarla beraber tabi ki evlerimizde tedbiri elden bırakmamamız lazım. Hem kişisel ekonomimiz hem de su kıtlığı için tedbirleri almamız gerekiyor. Bu şekilde yaparsak önce Konya sonra Türkiye ve dünya iyi yönde etkilenecektir.” -Tuba KAYA

a2415d9f-65bb-481e-8dd4-4c9ec746fcf4.jpg