Konya’daki O Sergi Vicdanlara Sesleniyor!

Konya 10. Bilim Festivali’nin en dikkat çeken etkinliklerinden biri olan ‘Hafıza Sergisi’, Gazze’deki vahşeti ve sistematik soykırımı dört ana başlıkta ele alıyor. Sergi görevlisi Hatice Aydın, İsrail zulmünün temelini oluşturan ‘Vadedilmiş Topraklar’ mitinden, yüz yıllık İşgal Süreci’ne, direnişin sembolü Aksa Tufanı’ndan küresel bir duruş olan Boykot hareketine kadar tüm süreci görsellerle desteklenen anlatımlarla ziyaretçilere aktarıyor.
ZULMÜN MOTİVASYONU: 'VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR'
Konya 10. Bilim Festivali’nde yer alan ‘Hafıza Sergisi’ görsellerle desteklenen anlatımlarla öne çıkıyor. Sergi boyunca ziyaretçilere eşlik ederek 4 ana başlığı detaylıca anlatan görevliler İsrail zulmünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Festivale ziyarete gelenlere sadece bir görsel sergiyi değil, aynı zamanda derin bir uyanışın kapılarını aralayan "Hafıza" sergisini aktaran görevli Hatice Aydın, “Sergimizin ismi hafıza, ‘Hafıza’ kelimesi Kur'an ı Kerim'deki hıfz kelimesinden geliyor. Gazze’deki yaşanan vahşeti ve soykırımı unutmayalım tekrardan hatırlayalım diye bu ismi kullandık. Çünkü unutulan her şey tekrar yaşanacakların habercisidir. Sergimiz dört ana totemden oluşuyor. Vadedilmiş topraklar, işgal süreci, Aksa tufanı ve boykot. Vadedilmiş topraklar nedir? İsrail’in Gazze’de yaptığı zulmün motivasyonu nereden veriliyor ve bu topraklar nereleri kapsıyor? Allah-u Teâlâ Hz. Musa ve kavmi Mısır'dan çıkarıldığında Mısır, Yahudi halkına yani Hz. Musa'nın halkına diyor ki ‘Evet, siz Mısır'dan çıkarılmış olabilirsiniz ama bu topraklar Mısır ırmağından Büyük Fırat'a kadar Kenizliler, Kadmonlular, Hititler, Perizzliler, Refalılar, Amorlular, Kenanlılar, Girgaşlılar ve Yebuslular’ın topraklarını sana veriyorum.’ Bu topraklar nereleri kapsıyor? Kırmızı ile işaretli olan alanın tamamı vadedilmiş topraklar olarak geçiyor. Buna dayandırarak diyor ki burayı Tanrı zaten bize vadetti, o yüzden buralar zaten benim hakkım diyebilme cesaretini gösterebiliyor” ifadelerini kullandı.
YÜZ YILLIK İŞGALİN KRONOLOJİSİ
Filistin topraklarındaki bu büyük trajedinin başlangıcının 7 Ekim 2023'te değil tam 100 yıllık köklü bir geçmişe dayandığını vurgulayan Aydın, “Neden önceden sahip çıkmadığı topraklara şimdi tekrardan dönme kararı aldı ve bu süreç ne zaman başlıyor? İşgal süreci 7 Ekim 2024'te başlamıyor. Aslında 100 yıllık bir tarihi var. Osmanlı Devleti Filistin'deki varlığını çektiği zaman 1917'de artık oraya Avrupa Yahudi göçleri başlıyor. Avrupa'dan 1947 kadar akın akın göçler devam ediyor. 1947'de 29 Kasım Birleşmiş Milletler, Filistinli, Arap, Yahudi devletlerini ayıran 181 sayılı kararı kabul ediyor. Ve diyor ki: Burada azımsanamayacak kadar bir Yahudi halkı var ve burada biz bir Yahudi devleti kurabiliriz. Ve artık tarihler 14 Mayıs 1948'i gösterdiğinde İsrail bağımsızlığını ilan ediyor ve bunun sonucunda da 15 Mayıs'ta Arap-İsrail savaşları başlıyor. Savaş çok uzun sürüyor ama herhangi bir gözdağı da verilmiyor. 700 milyon kişi bu süreçte mülteci konumuna düşüyor. Bu tarihlerde İsrail’in nüfusu 800 bin, Filistin ise 1.3 milyon. 1967'de Altı Gün Savaşları başlıyor. Altı gün Arap-İsrail savaşları sadece altı gün sürüyor ama bunun sonucunda Filistin'in neredeyse tamamı işgal altında. Nereler bunlar? Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri ve Sina Yarımadası. Artık 1967'den sonra biz Filistin denilince sadece Gazze ve Batı Şeria’yı anlıyoruz. Bu tarihten sonra sadece Filistin dediğimizde Gazze ve Batı Şeria başlıyor. 1987'de 8 Aralık’tan itibaren Filistin ayaklanması başlıyor. Buna ‘Taş intifada’ da diyoruz. Sadece taşlarla ve sapanlarla savaştıkları için burada da çok fazla Filistinli hayatını kaybediyor. Ve nüfusa dikkat edelim İsrail 4.4 milyon, Filistinli ise 1.5 milyon. Neden hala bu kadar zulme rağmen artmaya devam ediyorlar? Çünkü bir savaş devleti var. Buna savaşçı yetiştirmek zorundalar. Mesela 2000'de ikinci İntifada var. İsrail, Doğu ve Batı Şeria'da yerleşim faaliyetlerini arttırıyor ve tahminen 4 bin 500 Filistinli hayatını kaybediyor. Ne demek bu? Az önce dedim ya 1967'de artık Filistin dediğimiz bölge Batı Şeria ve Gazze'den ibaretti. 2000'de de diyor ki Ben Batı Şeria'da toprak istiyorum. Yaşanan son olaylarda diyor ki ben artık Gazze'ye de sahip olmak istiyorum. Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetlerini arttırıyor ve bugün çok farklı baskınlarda bulunuyor. Mesela bu duvarlar ‘Ayrım duvarı’ utanç duvarları diye geçiyor. Boyları neredeyse 25-30 metreyi buluyor ve Batı Şeria'nın her tarafında insanların hayatlarını kısıtlamaya çalışıyorlar ve bu yaptıkları kısıtlamalarla orada yaşamaktan onları vazgeçirmeye çalışıyorlar. Aslında kendi isteğinizle vazgeçtiniz dedirtebilmek için. 2005'te İsrail Gazze şeridini tek taraflı olarak sınırlıyor ve herhangi bir giriş çıkış söz konusu değil. Mesela oradan bir öğrenci buraya okumaya geldiğinde ailesiyle ve Gazze’yle vedalaşmak zorunda. Çünkü tekrar gidişi çok zor” şeklinde konuştu.
'YENİLEMEZ' İMAJININ KIRILDIĞI AN!
Yıllardır kuşatma altında yaşam mücadelesi veren Filistin halkının ‘Aksa Tufanı’yla seslerini tüm dünyaya duyurmak istediklerinin altını çizen Aydın, “İsrail 2023-2024'te başlayıp bir yıldan fazladır Gazze'de yaşayanlara yönelik sistemsel bir soykırım uyguluyor. Biz aslında 100 yıldır devam eden bu soykırıma 7 Ekim 2024'te sabah namazıyla başladı diyoruz. Yıllardır kuşatmalar altında yaşam mücadelesi veren halk seslerini duyurmak için Aksa Tufanı operasyonu başlatıyor. Hamas buna Aksa Tufanı adını verdi. Çünkü Nuh'un tufanı gibi İsraillileri helak etmek istiyorlar ve gerçekten de bir helak söz konusu. Çok fazla kayıp ve etki yaratıyor. Yahudi askerleri içerisinde çok fazla kayıp veriyor, çok fazla tutsak elinde tutuyor ve devamında da çok fazla kayıpları da olsa ilk defa büyük bir yenilgiyle İsrail'in dünyaya yenilebileceğini göstermiş oluyorlar. Totemin arka planında Yahya Sinvar'ın şehit olduğu evin görseli var. Füzeyi gönderiyorlar, içindekinin Yahya Sinvar olup olmadığını bilmiyorlar. Füzeden sonra oluşan boşluktan bir tane dron gönderiyorlar. Ve Yahya Sinvar o can havliyle birlikte elindeki sopasını ona fırlatıveriyor. ‘Benim şehit olduğumu görüp de bir sevince kapılmasınlar’ diye elindeki son şeyle savaşıyor” dedi.
ONURLU BİR HİKAYE İNŞA ETME ÇABASI
Boykot eyleminin bir ekonomik tepkiden ziyade bir duruş sergilemek olduğunu anlatan Aydın, “Önemli liderlerden Salih el-Aruri, İsmail Heniye ve Yahya Sinvar gibi insanlar orada ellerindeki son şeyle savaşmaya devam ederken, biz buradaki soykırımda nerede olacağız ve ne yapmaya çalışacağız? Bize düşen de ‘Boykot’ yapmaktır. Boykot deyince bir küçümseme, ‘Ya benim almadığım bir kolayla ne değişecek?’ sözlerini duyabiliriz. Ama çok şeyin değiştiğini gördük. Hiçbir şey değişmese de ben nerede olduğumu belirtip en azından öldüğümde Allah-u Teâla’ya anlatabileceğim onurlu bir hikayem var. Ben oradaki yaşanan zulme bir şeyler yapamadım ama nerede olduğumu belirttim. En azından yerim belliydi diyebilirim. Çünkü çok fazla kişi bu konuda bilinçlenmeye başladı. Bir yıldır 7 Ekim’den sonra insanlar çok daha fazla dikkat etmeye başladılar ve istatistiklerin gösterdiğine göre bu durum İsrail mallarına gerçekten zarar vermeye başladı. Bu zarar belki şu anda küçük bir yankı ama zamanla çınlamaya devam edeceğine ben gönülden inanıyorum. Sergimiz aradaki ünitelerle devam ediyor. Ünitelerimiz tutsak, açlık, susuzluk, direniş ve soykırım olarak oluşuyor. Buralarda da daha çok görseller kullanmaya çalıştık. Çünkü insan çok fazla yazı, çok fazla bilgi elde edebiliyor ama unutmadığı tek şey görseller oluyor. Daha kalıcı ve daha güzel olsun diye görsellere ağırlık vermeye çalıştık. Biz bu festivalde gelenlere rehber olarak Gazze’yi ve onurlu duruşunu anlatıyoruz sorularını cevaplıyoruz. Herhangi bir şeyleri varsa onları cevaplamaya, yönlendirmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
Konya’nın Sesi Haber Sitesi Konya haber ve konya son dakika haberleri bulabileceğiniz, Konya ve Konyaspor haberlerini yakından takip edebileceğiniz güncel internet sitesidir.