Gerçek mi sanal mı belli değil! Virüs gibi yayılıyor!

Yapay zekâ teknolojisinin gelişmesiyle birlikte sosyal medyada sıkça karşılaşılan içerik türleri de değişim gösteriyor. Özellikle son dönemlerde, yapay zekâ ile üretilmiş sokak röportajları ve videolar dikkat çekerken, bu içeriklerin gerçek sanılması ise ciddi bir sorun haline geliyor. Eğlence amacıyla hazırlanan bu videolar, medya okuryazarlığı bilincinden yoksun kullanıcılar tarafından ciddiye alınabiliyor ve sanal ile gerçek arasındaki sınır giderek bulanıklaşıyor. Etik kurallar gözetilmeden yapılan bu paylaşımlar, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkiler yaratırken, sansürsüz içeriklerin kontrolsüz şekilde yayılması ise toplumsal bir tehlike doğuruyor. Yapay zekâ destekli içeriklerin etik çerçevede sunulması, kullanıcıların doğru bilgilendirilmesi her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
SANAL İLE GERÇEKLİK AYIRT EDİLEMİYOR!
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Emre Osman Olkun, teknoloji ilerledikçe yeni şeylerle karşılaşıldığını belirterek bu bağlamda yapay zekâ ile yapılan sokak röportajları ve videoların da sosyal medyada çok fazla paylaşıldığını söyledi. Bu videoların genel amacının aslında eğlence ve hoşça vakit geçirmek olduğunu dile getiren Doç. Dr. Emre Osman Olkun, ancak yapay zekâyla yapılan videoların nasıl paylaşıldığının, hangi kitlenin önüne çıktığının da önemine dikkat çekti. Olkun, “Özellikle bunların paylaşımını yaparken bazı etik kurallarına dikkat etmek gerekiyor. Çünkü sosyal medyayı maalesef medya okuryazarlığı bilincinde olmayan birçok kişi de kullanıyor. Gerçeklikle sanallık arasında ayrım yapamayan çok sayıda insan var. Sosyal medyada karşılarına çıkan yapay zekâyla üretilmiş sokak röportajlarını ve videoları gerçek sanan ciddi bir kitle bulunuyor. Bazen gerçekten sanal ile gerçeği ayırt etmek çok zor. Yapay zekâ videolarını gerçek zanneden, paylaşan ve hatta hayatlarını buna göre belirleyen insanlar bile var. O yüzden bu tarz içerikler paylaşırken etik açıdan en azından altına, ‘Yapay zekâyla üretilmiştir. Gerçekle ilgisi yoktur, eğlence amaçlıdır.’ gibi ufak bir uyarıda bulunulması kullanıcıların kafa karışıklığını önlemelerini, gerçek ile sanalı ayırt etmelerini sağlar. Dolayısıyla teknoloji çok hızlı bir şekilde ilerlediği için medya okuryazarlığı bilincine sahip olmak gerekiyor. Ama bu tek başına yeterli değil. Çünkü şu an paylaşılan yapay zekâ videolarını gerçekle ayırt edebilmek çok zor geliyor. O yüzden yapay zekâ ile yapılan içerikleri üreten kişilerin bir sorumluluk bilinciyle uyarı metniyle paylaşım yapmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu tür uyarıları veren haber siteleri var. Türkiye’de de uygulanmaya başladı. Yapay zekâ ile üretilen haberler bulunuyor ve bunun uyarısını yapıyorlar. İnsanların okuduğu haberin veya izlediği videonun yapay zekâyla yapılmışsa bilmesi gerekiyor ki algısını buna göre belirlesin” şeklinde anlattı.
"KÖTÜ İÇERİKLERİN BİR KARŞILIĞI OLMALI"
Yapay zeka videolarında argo, küfür, kötü örnek olacak içeriklerin yer almasından ve bunların yayınlanmasından yakınan Olkun, sosyal medyada ‘sınırsız özgürlük algısı’nın olduğunu ifade etti. Bunun doğruluk payının bulunmadığını belirten Olkun, “Sosyal medyada sansürsüz içeriklerin ve görüntülerin kullanılması çok yanlış. Artık telefonları çok küçük yaştaki bebekler bile kullanırken bu sansürsüz içeriklerin rahat bir şekilde çok fazla yayılması tehlike arz ediyor. Etik açıdan ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Çocukların gelişimine bu tarz içerikler zarar veriyor. Kontrolsüzce paylaşılarak etik olmayan içeriklerin yayılması büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada mücadele verilmesi, ailelerin bilinçlendirilmesi, yaptırımların olması gerekiyor. Sonuçta insanlara bilinçli bir şekilde kötü içerikler sunulmasının engellenmesi lazım. Bu konuda birtakım hazırlıklar var. Belli bir yaşın üzerindeki çocukların sosyal medya kullanması üzerine çalışmalar bulunuyor. Ama kötü içerik üretenler hakkında da bir şeyler yapılmalı. Etik olmayan videoları bilinçli bir şekilde topluma yayan ciddi kitle mevcut. Toplumun bilinçlendirilmesi de tabi ki önemli ama sadece bunu yaparak kötü zihniyetin önüne geçemezsiniz. Bu anlamda hukuki süreçlerin işlenmesi gerekir” diye konuştu.
YAPAY ZEKÂ DA HATA YAPAR
Yapay zekâ ile gelişen teknolojiden doğru bir şekilde faydalanmanın önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Olkun, sözlerine son olarak şunları ekledi: “Robot gazeteciliği, yapay zekâ destekli otomatik haber yazımı yapan uluslararası ajanslar ve medya kuruluşları var. Bu bazı açılardan olumsuz gibi gelse de hız ve zaman konusunda avantajlar barındırıyor. Hatta gazeteciler böylelikle önemli ve araştırma haberlerine daha fazla zaman ayırabilecek. Dolayısıyla gelişen teknolojiyi mesleğimize nasıl entegre edebileceğimizi konuşmamız lazım. Bunun yanında son yıllarda oldukça yaygınlaşan ve her şeyi sorduğumuz yapay zekâ platformları var. İnsanlar burada sorulan her sorunun cevabının doğru olduğunu kabul ediyor. Bu çok büyük bir yanılgı. Sonuç olarak yazılımlar da insanlar tarafından yapılıyor. O yüzden yazılımları kimin yaptığı, ideolojilerinin nasıl olduğu içeriklerin yapısını da etkiliyor. Dolayısıyla yapay zekâdan aldığımız içerikleri tamamen doğru kabul etmemek gerekiyor. Nasıl ki bir insan ideolojisi varsa ve haberleri buna göre üretiyorsa, yapay zekânın da belli bir ideoloji tarafından hazırlandığını bilmek lazım. Sonuç olarak ‘yapay zekânın her verdiği bilgi doğrudur’ algısını kırmalıyız.”
-Tuba KAYA