Türkiye Bu Davayı Konuşuyor! Çocuk Ceza Yaşı Değişiyor Mu?

Türkiye'nin ceza adaleti sisteminde çocuklara yönelik yaklaşımını ve son dönemde yaşanan ‘Suça Sürüklenen Çocuk’ kavramının gündeme getirilmesini değerlendiren Avukat Gülşah Ekin, özellikle Mattia Ahmet Minguzzi davası sonrasında gündeme gelen "çocuk indirimi"ne yönelik tepkilerin, yasal düzenleme çağrılarını beraberinde getirdiğini belirtti.
SADECE HUKUKİ BİR TERİM DEĞİL
Türkiye'de ceza adaleti sistemi, yetişkinler ve çocuklar için farklı yaklaşımlar benimsiyor. Özellikle "suça sürüklenen çocuk" kavramı, hukukun çocuklara karşı koruyucu ve rehabilite edici bir rol üstlendiğini gösteriyor. Türk hukuk sistemindeki "suça sürüklenen çocuk" tanımının işlediği bir suç iddiasıyla soruşturulan 18 yaş altı kişiyi ifade ettiğini belirten Av. Gülşah Ekin, “Türk hukukunda “suça sürüklenen çocuk”, suç işlendiği iddiasıyla soruşturulup yargılanan ya da güvenlik tedbirine tabi tutulan 18 yaş altı kişiyi tanımlayan hukuki bir terimdir. Buradaki vurgu çocuğun henüz gelişimini tamamlamadığı ve dış etkenlerden kolay etkilenebilir olduğudur” dedi.
TOPLUMSAL ÖFKE HUKUKA YANSIDI
24 Ocak 2025 tarihinde 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’ye yaşıtları tarafından yapılan ölümcül saldırı sonrası çocuk sanıklara yönelik uygulanan yaş indiriminin kamuoyunda geniş yankı uyandırdığının altını çizen Ekin, “Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti sonrası kamuoyu, çocuk sanıkların “çocuk indirimi” uygulamasıyla cezada indirim almasına büyük tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem suça sürüklenen çocuklara hem de onları etkileyen çevresel faktörlere yönelik (aile, çete vb.) sorumluluğu içeren kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması talimatını verdi. Adalet Bakanlığı da bu konuda “yeni ceza kademelendirmesi” içeren bir düzenleme taslağı hazırlıyor; organize suç veya ağır suçlarda çocuklara verilen cezaların artırılması gündemde” diye konuştu.
ÇOCUK YARARI ORTADAN KALKAR
Ceza hukuk sistemi, çocuklara ve yetişkinlere farklı yaklaşımlar sergiliyor ancak "çocukların yetişkin gibi yargılanması" fikrinin bu temel ayrımı ortadan kaldırdığını ve çocuk adalet sisteminin temel prensiplerine aykırı bir yaklaşım olduğunu kaydeden Ekin, “Çocukların yetişkin gibi yargılanması çocuk yararını göz ardı eden, rehabilitasyon yerine cezalandırmayı öne koyan bir yaklaşım demektir. Mevcut sistem çocuklardaki gelişimsel ve psikososyal ihtiyaçları dikkate alırken, bu yaklaşım onu bırakıp sadece bireysel cezalandırmayı temel alır. TCK m.31’deki yaş indirimi kaldırılır veya sınırlar aşağı çekilirse, çocuklar tam ceza sorumluluğuna sahip yetişkinler gibi yargılanır. Bu durumda ağır hapis cezaları verilebilir, infaz süreleri uzar ve çocuk ceza infaz kurumları yerine yetişkin cezaevlerinde kalmaları düşünülür” diye konuştu.
CEZA ARTIRIMI SUÇ ORANLARINI ETKİLEMEZ
Çocuk suçluluğuyla mücadelede ceza artırımının caydırıcılığı konusunda farklı görüşlerin ortaya çıktığını belirten Ekin, “Bazı çevreler, “ceza artırımı caydırıcıdır” değerlendirmesi yapsa da akademik ve hak temelli çevreler bunu yeterli bulmuyor. Çünkü suça sürüklenen çocukların çoğunluğu genelde yoksulluk, aile içi sorun, ihmal gibi sebeplerle suça yöneliyor dolayısıyla temel problem cezadan ziyade bu koşulların kendisidir. Bu düzenleme kamuoyunda sert ve caydırıcı bir önlem izlenimi yaratabilir, ancak gerçek suç oranlarını uzun vadede düşürme ihtimali oldukça zayıf. Etkin çözüm, önleyici sosyal politikalar, erken müdahale ve rehabilitasyon programlarıdır” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARI KALKAN OLARAK KULLANMAK SUÇ
Minguzzi davası sonrasında, çocuk suçluluğu ve ceza indirimleri hakkında kamuoyunda tartışılan en önemli konulardan biri de çocukların az ceza almasının suç şebekeleri tarafından istismar edildiği iddiası. Yeni çıkan yasayla çocukların ceza indirimlerinden faydalanması nedeniyle, onları suça azmettiren yetişkinlerin çocukları birer araç olarak kullanmasının önüne geçilebileceğini ancak çözüm olmayacağını aktaran Ekin, “Bu düşünce, suça sürüklenen çocukların daha hafif ceza alması sebebiyle, suça yönlendiren bireylerin (aile, çete vb.) çocukları manipüle edebileceğini ima eder. Yasada değişiklik bu tür suistimalleri engelleyebilir evet, mantıksal olarak bunu ortadan kaldırabilir. Ancak yine de esas çözüm, çocukları önce risk ortamlarından çıkaran sosyal, eğitimsel ve bakım odaklı desteklerdir” dedi.
İSTATİSTİKLERİN ÖTESİNDEKİ GERÇEKLER VAR
Yasa çıktığı zaman suça sürüklenen çocuk sayısında düşüş yaşanması beklentisine girmenin çok erken olacağını ifade eden Ekin, “2019–2021 yılları arasında Türkiye’de suça sürüklenen çocuk sayısı mutlak olarak sabit ya da hafif düşüş gösterirken, toplam sanık sayısındaki artış nedeniyle oransal olarak azalma gözlenmiş. Yasayla birlikte sayıların ve oranların düşüp düşmeyeceğini söylemek için erken çünkü tekrar tekrar vurguladığımız gibi öncelik önleyici ve rehabilitasyon çalışmalarında olmalı” şeklinde konuştu.
HEM CEZA HEM KORUMA!
Çocuk suçluluğunun genellikle bireysel bir eylemden ziyade, altında yatan karmaşık sosyo-ekonomik faktörlerin bir yansıması olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Ekin, “Bir avukat ve insan olarak söyleyeyim: Suç “çocuğun suçu” değildir, çoğunlukla “sistem ve koşullar” suçun kaynağıdır. Yani yoksulluk, aile içi sorunlar, ihmal vs. sosyal faktörlerle mücadele etmeden sadece cezayı artırmak, hatayı düzeltmek yerine “çocuğu sistemin bozuk tarafı” haline getirir. Oysa topluma katkı sağlayacak çocukları cezalandırmak yerine koruyup rehabilite etmek, hem adaleti gözetir hem de suça yeniden bulaşma riskini azaltır” dedi.
Konya’nın Sesi Haber Sitesi Konya haber ve konya son dakika haberleri bulabileceğiniz, Konya ve Konyaspor haberlerini yakından takip edebileceğiniz güncel internet sitesidir.