Psikolog devri kapanıyor mu? Artık o var!

Yapay zeka teknolojisinin günlük yaşamın her alanına entegre olmasıyla birlikte, bu sistemlerin kullanım amacı da hızla değişiyor. Başlangıçta bilgi edinme, iş süreçlerini kolaylaştırma ya da teknik destek sağlama amacıyla kullanılan yapay zeka uygulamaları, artık birçok kişi tarafından duygusal ihtiyaçları karşılamak için tercih ediliyor ve adeta bir psikolog yerine geçiyor. İnsanlar artık derdini hatta hayatında alacağı önemli kararları yapay zekayla paylaşıyor ve buna göre hayatlarını şekillendiriyor. Sohbet etmek, içini dökmek, sorunlarını paylaşmak ya da karar alma süreçlerine yön vermek için kullanılan yapay zekâ araçları, giderek psikolojik bir dayanak haline geliyor. Bu dönüşüm, teknoloji ile insan psikolojisi arasındaki sınırların bulanıklaşmasına yol açıyor. Yapay zekayla kurulan bu yeni iletişim biçimi; duygusal bağ geliştirme, onaylanma arayışı ve sanal bir “anlaşılmışlık” hissiyle besleniyor. Ancak insani özellikleri taklit etme kapasitesine sahip olan bu yazılımlar, yapay da olsa bir güven hissi oluşturarak sosyal ilişkilerin yerini almaya başlıyor. Zamanla gerçek insan ilişkilerinin yerini alabilen bu yapay bağlar, bireyin psikolojik dengesini etkileyebilecek düzeyde güçlü hale gelebiliyor. Yapay zekadan alınan yanıtların veri setlerine, algoritmalara ve sistem içi modellere göre belirlendiği düşünüldüğünde, duygusal ya da kişisel kararlar için bu sistemlere güvenmenin riskleri açıkça ortaya çıkıyor. Tavsiye gibi görünen cevaplar, kişisel bağlamdan uzak, yüzeysel ve kimi zaman yanıltıcı olabiliyor. Bu durum, yapay zekayı rehber olarak gören kullanıcılarda yanlış karar alma ihtimalini artırıyor. Diğer yandan yapay zekâ uygulamalarıyla kurulan bu yoğun iletişim, sosyal bağların zayıflamasına ve gerçek hayattan kopmaya da zemin hazırlayabiliyor. Özellikle yalnızlık hissi, güven problemi ya da sosyal izolasyon yaşayan bireylerde yapay dostlukların cazibesi giderek artarken, bu durum insan doğasının temeli olan karşılıklı etkileşimi ve duygusal paylaşımı zedeliyor.
“YAPAY ZEKÂ İNSAN GİBİ OLAMAZ!”
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Klinik Psikolog Doç. Dr. Kahraman Güler, insanın doğası ve olma biçimiyle teknoloji doğasının arasında çok ciddi farklar bulunduğuna dikkat çekti. Teknolojinin hayatı kolaylaştırmak için kullanıldığını ama insanların temel olarak hayatın vazgeçilmezi olduğunu belirten Dr. Güler, “Bir insan ötekisiz hayatta kalamaz. Bu yüzden başkasının gözündeki yerimiz çok kıymetli oluyor. Dolayısıyla insanı sadece bilgi ilerletiyor olsaydı, onca bilim insanı, doktor ve akademisyen duygu noktasında problemler yaşamazdı. İnsanın doğasında var olan içgüdüleri, duyguları, ötekiye olan; duygu, sevgi, huzura, güvene olan ihtiyacı yapay zekayla giderilemez. Yapay zekadan duyguları; şefkati, sevgiyi alamazsınız. Tıpkı çok parası olan herkesin her zaman mutlu olamadığı gibi. Ayrıca yapay zekaya empati gönderemez ve ondan empati alamazsınız. Psikoloji ve psikoterapi yapay zekadan mutlaka nasibini alır ancak asla insansız olmaz. O yüzden yapay zekanın yenemeyeceği en önemli alanlardan biri psikoloji dünyası” diye konuştu.
EMPATİ, VİCDAN VE HİÇBİR DUYGUSU YOK!
İnsanların yapay zeka gibi teknolojilerle vakit geçirip sonrasında kendi dünyasına dönerse sıkıntı olmadığını dile getiren Güler, sadece yapay zekada bir dünya inşa edildiğinde yok olunacağını belirtti. Güler, “Çünkü orada aslında siz var olan bir şey üzerinden hayali bir öteki yaratıyorsunuz. Yani kendi zihninizde bir karekter oluşturup yapay zekanın geri dönütleriyle tatmin hissetmeye çalışıyorsunuz. Bunun sonucunda ne kadar çok yapay zekaya içinizi dökerseniz o kadar yalnızlaşırsınız. Dolayısıyla yapay zekadan dost, psikolog olmaz. İki insanın birbiriyle sıcak teması ve etkileşimi olmalı ki ortada bir dost veya psikolog olsun. Yapay zekayla iletişimde duygu geçirgenliği yaşayamazsınız. Bu yüzden yapay zekadan alacağımız en fazla teknik şeyler olacaktır. Çünkü yapay zeka duygularını önemsemez, anlamaz, empati, vicdan, hassasiyet beslemez ama sadece sizin neye ihtiyacınızın olduğunu bilir ve ona göre cevap verir. Tabi eşyayı eşya olarak görüp, sana hizmet edecek bir araç olarak kullanırsan çok keyifli. Ama dediğim gibi kişi her şeyi yapay zekaya soruyorsa bir süre sonra yalnızlaşır” ifadelerine yer verdi.
İNSANLA KURULAN BAĞ İYİLEŞTİRİYOR, YAPAY ZEKAYLA OLAN DEĞİL!
Yapay zekanın psikologların işini asla elinden alamayacağını vurgulayan Psikolog Güler, şunları kaydetti: “Terapi sadece insanla olur. Çünkü bir psikolog sadece bilgisiyle terapi yapmaz. İnsanlığını da kullanır. Yapay zeka belki bazı teknik konularda yükümüzü azaltabilir ama yapılan araştırmalara göre teknik kullanımdan ziyade insanla kurulan bağ iyileştirici oluyor. Bu yüzden yapay zekada hata payı çok yüksek görülür. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırabilir ama asla ilgi, sevgi, şefkat veremez. Örneğin bir çocuğu sevdiğinizde aldığınız duyguyu yapay zekadan alabilir misiniz? İnsan genelde bir insanın dünyasında ve duygusunda kendine yer bulmaya çalışıyor. O yüzden bir makinenin bize duygusal dönüşte bulunması bile aslında bizim iyileşmemize çok bir faydası olabileceğini düşünmüyorum. İnsan insanın evi, insan insanın yurdu aslında insan insanın da iyileşme yeri. Bu yüzden makine ancak bir köprü görevi görür. Yani köprü bizim bir yerden diğer yere taşınmamızı kolaylaştırır ama asıl ulaşmak istediğimiz sonuca değil. Şefkati makineden alamazsınız, empatiyi makineden alamazsınız. Ne kadar verebilir size?” -Tuba KAYA