Grand Kartal Otel yangını davasında tanıklar dinlenildi
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen davanın duruşmasının sekizinci gününde tanıklara söz verildi.
Ekmek ustası Mehmet Gündüz, gece otelde 2 kahvaltı ve 2 ekmek üretim personelinin çalıştığını, yangının haber verilmesi üzerine eli hamurlu şekilde yangının çıktığı bölüme gittiğini anlattı.
Diğer 3 kişinin de haber vermek üzere mutfak bölümünden çıktığını aktaran Gündüz, yangını söndürebilecek yangın tüpü bulamayınca, yardımcı olması için personeli uyandırmaya gittiğini söyledi.
Gündüz, 3-4 yıldır otelde çalışmasına rağmen yangın eğitimi almadıklarını belirterek, "Garaj kapısını diğer personelle yüklenerek açıp dışarı çıktık. Yardım etmek ve maske gibi malzemeler almak için yukarı çıkmak istedim ancak dumandan dolayı çıkamadım." dedi.
Bu sırada müştekilerin bulunduğu bölümden, "İnsanlara haber vermediğiniz için 78 kişinin ölümünden siz de sorumlusunuz." şeklinde tepki gösterildi.
Müşteki avukatının, "Yangın tüpünü görüp müdahale etseniz yangını belki önleyecektiniz ama yapmamışsınız." ifadesine ilişkin Gündüz, "Yangın tüpünü görmedim." diye konuştu.
Gündüz, müşteki vekilinin "Vicdanen rahat mısınız?" sorusunu, "Vicdanım rahat." şeklinde yanıtladı.
Müşteki avukatının talebi üzerine Gündüz'ün otelden çıktıktan sonra bir süre elinde sigarayla beklediği görüntü izletildi.
Görüntülerde beklediği sırada önünden koşarak geçen kadının nereye gittiğinin sorulması üzerine Gündüz, "Kadının koşarak gittiği kısım katlara gidiyor. Ben personeli kaldırdım, dışarı çıktım." şeklinde konuştu.
Müştekilerin bulunduğu kısımdan "Böyle bir yangında aklına sigara içmek mi geldi bre vicdansız." sesi yükseldi.
Gündüz, bir müşteki avukatının, "Bu rahatlığınızın sebebi nedir?" sorusuna, "Söyleyecek bir şey yok." yanıtını verdi.
"DENETİMDEN DOLAYI 2. KATTAKİ SİGARA ODASINI KAPATTILAR"
Çamaşırhane görevlisi Fatma Koca, herhangi bir yangın alarmı duymadıklarını, 1. katta yan odadaki aşçının kendilerini uyandırdığını ve kayak odasının bulunduğu katta oldukları için direkt dışarı çıktıklarını söyledi.
Kendilerine yangın eğitimi verilmediğini, olası bir yangına müdahale ekibi de kurulmadığını dile getiren Koca, "Otopark tarafına geçince otel yönetiminden Emine Hanım (sanık Emine Mürtezaoğlu Ergül) ve kızı Ceyda'yı (sanık Ceyda Hacıbekiroğlu) gördüm. Bizden önce indikleri belliydi, onlar 6. katta kalıyordu. Onların haberi daha önce olmuştur diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Resepsiyon görevlisi Elanur Gönültaş, saat 03.30 sıralarında arkadaşının kapısını çalmasıyla uyandığını, herkesin kapıları çalarak insanları uyandırmaya çalıştığını kaydetti.
Yoğun duman olan koridorda bulunanları, dışarı çıkmaları için kayak odası katına yönlendirdiğini belirten Gönültaş, alevleri görünce rahatsızlık geçirdiğini ve arkadaşlarının yardımıyla dışarı çıktığını anlattı.
Gönültaş, "Denetim yapıldığında sigara içilmemesi için talimat verildi mi?" sorusuna ilişkin, "Otelin aktivite alanı yoktu, 2. katta sigara odası vardı. Denetimden dolayı 2. kattaki sigara odasını kapattılar, orada duman dedektörü yoktu." dedi.
Kat görevlisi Semra İke, oda kapısının çalınmasıyla yangından haberdar olduğunu, yeğeni ve kuzenini uyandırarak kayak odasının bulunduğu kattan dışarı çıktıklarını vurguladı.
Kat görevlisi Hasip İke, yangının haber verilmesi üzerine dışarı çıktığında personeli ve otel misafirlerini gördüğünü, dışarıda otel yönetiminden kimseyi görmediğini ifade etti.
"EĞİTİMİM OLMADIĞI İÇİN MÜDAHALE EDEMEZDİM"
Tanık Fidan Kurç, otelde gece kahvaltıcısı olarak çalıştığını belirterek, "Gece ekibinde çalışıyorduk. 'Yusuf beyin yangın var' demesiyle haberim oldu. Gececi olarak Mehmet Gündüz, Yusuf Karahanlı, ben ve Faysal Yaver çalışıyorduk. Faysal ve ben kahvaltıcı, diğerleri ekmekçiydi." diye konuştu.
Bazen geceleri yemek yapıp yediklerini anlatan Kurç, "Ben yemek yemedim gece. Uzaktan yangının parlamasını fark ettim ve çıktım. Yangın söndürme tüpünü görmedim. Eğitimim olmadığı için müdahale edemezdim. Ben, Mehmet, Faysal çıktık, aşçıbaşını arayarak yangını söyledim. Yangını bildirmek için dağıldık, sonra garaj kapısından çıktık." şeklinde konuştu.
Kurç, alarm sesi duymadığını, saat 03.36'da itfaiyeyi aradığını, otelden çıkarken personeli uyandırmak için kapıları tek tek çaldığını anlattı.
Yangına neden olan elektrikli grill plate ızgaranın 2 ya da 3 kademeli çevirmeli düğme ile çalıştığı bilgisini veren Kurç, "Hem de sigortası vardı. Sigortayı açınca çalışıyordu. Ben sadece mutfak bölümünde çalıştığım için orayı biliyorum. Şov kısmını çok iyi bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Kurç'a yangının çıkışından önce saat 03.10’da grill plate cihazının yanından geçtiğinin güvenlik kamera kayıtlarından belirlendiği aktarılarak, buradan geçtiği esnada yanık ya da plastik kokusu alıp almadığı soruldu.
Oradan geçerken koku duymadığı yanıtını veren Kurç, "Grill plate cihazının bozuk olduğunu bir süre önce, yangından 3 gün önce işten çıkarılan kahvaltı şefi Salih Acar'a söylemiştim." dedi.
Cihazın arızalı olup olmadığı konusunda bilgisi olup olmadığı sorulan Reşat Bölük ise Salih Acar'ın kahvaltıcılarla tartıştığı için işten çıkartıldığını belirterek, "Bana bu cihazın bozuk olduğu söylenmedi. Arıza olduğunda teknikçileri kendisi arar yaptırırdı." diye konuştu.
Duruşmada, olaydan önce işten çıkarılan Salih Acar’ın talimatla alınan ifadesi de okundu.
Söz alan elektrikçi Hüseyin Özer, kendilerini mutfaktan kimsenin arızalı bir cihazla ilgili olarak aramadığını dile getirdi.
Fidan Kurç, güvenlik kamerası görüntüleri üzerinden şov alanındaki cihazların yerlerini göstererek, grill plate'in açılması için nereye gidilmesi gerektiğini ve şov alanının yerleşimini uygulamalı olarak tarif etti.
Gereği üzerine resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin'e, Yusuf Karahanlı’nın yanına geldiğinde yangın alarmını çalıştırıp çalıştırmadığı soruldu.
Çetin, "İlk olarak jandarmayı aradığını, sonra da hiyerarşik olarak Zeki Yılmaz, Adnan Karadayı ve şefimi aradım. Panik halindeydim. Zeki Bey'e ne yapacağımı sordum. Bir cevap alamadım. Zeki Yılmaz bana yangın ikaz butonuna basmamı söylemedi." şeklinde konuştu.
Zeki Yılmaz ise ilk olarak yangının çıktığı yere gittiğini, daha sonra da 3. kattaki butona bastığını ileri sürdü.
"YANGIN TÜPÜ BULSAM BİLE SÖNDÜRÜLECEK BOYUTTA DEĞİLDİ
Tanık Yusuf Karahanlı, ekmek ustası olarak görev yaptığını, yangın gecesi saat 23.00 sıralarında mutfağa girerek işe başladığını, işlerini bitirdikten sonra tepsileri bulaşıkhaneye götürürken dumanı fark ettiğini söyledi.
Karahanlı, dumanın nerden geldiğine baktıktan sonra yangının restoran kısmında olduğunu görünce arkadaşlarını uyardığını anlatarak, "Resepsiyona çıkarak oradaki görevliye alarmı çalıştırmasını söyledim. O 'Yok bilmiyorum.' dedi. 'O zaman şefini, müdürünü bilen birini ara.' dedim. Bu arada ben dışarı çıkarak başka birileri olup olmadığına baktım." ifadelerini kullandı.
Karahanlı, yangın esnasında hiçbir alarm sesi duymadığına değinerek, "Yangın tüpü bulsam bile söndürülecek boyutta değildi. Otelde yangın eğitimi verilmedi, tatbikat yapılmadı, yangın müdahale ekibi yoktu sanırım." dedi.
Garajdan aracını çıkarıp çıkarmadığı yönündeki soruya cevap veren Karahanlı, "Bir süre sonra insanların terlikle çıktığını söyleyen birisi 'Üşümemeleri için araç olsa iyi olur.' deyince garajdan arabamı çıkarttım. Dışarıya çıkanlar aracın içinde bekledi.' diye konuştu.
Daha sonra resepsiyon ve otelin önündeki otopark bölümünün kamera kayıtları izletildi.
"ARAÇLA İLGİLENİLİRKEN ALTIN ZAMAN BOŞA GİTTİ"
Otelin önüne gelen bir arabayla ilgilenilirken "altın zamanın" boşa gittiğini belirten bir avukat, bu korumalı araçla gelen kişinin kim olduğunun açıklanması gerektiğini söyledi.
Tanık Taha Mermer ise Türk Standartları Enstitüsü Bolu Temsilciliğinde asansör muayene uzmanı olarak görev yaptığını, 2018 yılındaki denetimde asansöre "uygunsuz" raporu düzenlediğini bildirdi.
Kendisinden sonra asansörün farklı tarihlerde 4-5 defa daha denetlendiğini aktaran Mermer, o denetimlerde tespit edilen uygunsuzlukların da formlara işlendiğini kaydetti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya çarşamba saat 09.30'a kadar ara verdi.
Kaynak:Anadolu Ajansı