Büşra Gültaş

Büşra Gültaş

Konya Kitap Günleri’nin Hatırlattıkları

“Hayatta her şey insanlar içindir” sözü bir kabulleniş değil midir? Yaşamımız boyunca kaderin bize hazırladığı yolda kendi rotamızı çiziyoruz. Kimi zaman tercihlerimizden memnun kalıyoruz, kimi zaman pişman oluyoruz. Ama günü geldiğinde bizi bekleyen her neyse iyi veya kötü, bir şekilde göğüslemeye çalışıyoruz. Hepimizin, hayatın hengâmesinden kaçıp kurtulmak istediği anlar olmuştur. Benim çok oldu… Kaçmak çözüm değildi biliyordum ama gerçeklerle yüzleşmeye hazırlamadım kendimi. Kaybetmek istemediğim duygularım vardı çünkü, onlara yüklediğim anlamlar. Başka bir zaman diliminde olmalıydım, uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşmalıydım kendimden. Kendimi dinlemek istemiyordum. Çok sonra, yanı başımda bambaşka bir dünyanın olduğunu fark ettim. Bile isteye sahiplendim başka dünyaları. Yepyeni hayatlara tanıklık ettim, unuttum kendiminkini. Nefes almaya başladım. Hayata başka açılardan, başka acılardan bakmayı öğrendim. Kendi kendimi yetiştirdim, yaşamın getirilerini olgunlukla karşılamak gerektiğini anladım. Beni o buhrandan çekip alan saklı dünyalara sığındım. Zamanla daha da güçlendi benliğim. Kimliğimi buluyordum, bunun verdiği rahatlıkta az değildi hani.

Bugün burada kendimi özgürce ifade edebiliyorsam kitaplarım sayesinde… Okumanın size kattığı değerin, gün gelir siz bile farkına varamazsınız. Çünkü okumak; sizi olduğunuz noktadan alır, bambaşka yerlere taşır. Yeni bir lisan edinirsiniz kendinize sonra da bu lisanı paylaşacak birini ararsınız. Artık basit kavramlar yeterli gelmemeye başlar. Konuşmadan anlamaya, gözünden tanımaya başlarsınız insanları. Bir şeyi öğrendikten sonra eskisi gibi olamazsınız… Her yeni bilgi bizi değiştirir, geliştirir. Bunun hakkını vererek yaşamı bir adım daha ileriye taşıyabilmek için çabalamalı insan. Yerinde saymak bize fayda sağlamaz. Gayemiz öğrendiklerimizi kendimize saklamak değil, yeni öğretilere öncülük etmek olmalıdır.

Okumayı öğrenmek ise öyle basit değildir aslında. Okuduklarımız aynı, anladıklarımız farklı… Okumayı öğrenmek için okuduğunu düşünmek, onu geliştirmek, kendi içinde tartıp, enine boyuna ölçmek gerekir. Herhangi bir romanın sonu istediğimiz gibi bitmediğinde, buna üzülerek verilen sonu kabullenmek yerine, kendi zihninde sonunu tekrar yazmaktır okumak. Ancak o zaman doyuma ulaştığını hisseder insan.

Peki, okumak sadece yazılanlardan mı ibarettir? Yazarın okuyucuya her istediğini vermediği, okuru da kitabın kahramanı yaptığı nadir eserler vardır. Tıpkı anlaşılmayı bekleyen insanlar gibi. Bazı insanları okumak gerekir. Anlaşılmanın kıymeti asıl burada. Unutmayın en iyi kitaplar, sırrını hemen paylaşmazlar… Konya Kitap Günleri bu kıymetleri hatırlattı bana… Yazılıp çizilen binlerce kitabın tek kahramanı bizleriz. Kendi hikayemizi dönüştürmeye, geliştirmeye, iyileştirmeye niyetimiz olduğu müddetçe hayat kolaylaşacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Gültaş Arşivi