Arıların nasıl bal ürettiği ortaya çıktı!
Bir arı, hayatı boyunca ortalama bir çay kaşığının 12'de 1'i kadar bal üretiyor ve yarım kilogram bal için bir grup bal arısının 2 milyon çiçeği gezmesi gerekiyor.
Nektar kesesi, başlarının yanında iki bitişik gözü ve başlarının üstünde üç tekil gözü bulunan bal arıları, 170 koku alıcısı sayesinde çiçeklerden bal üretiyor ve kendine has kokuları olan kolonilerini bulabiliyor.
Bulduğu besin kaynağının konumunu yaptığı özel bir dans ile diğer arılara anlatan bal arılardan duyulan "vız" sesi ise aslında saniyede yaklaşık 230 defa kanat çırpmalarından kaynaklanıyor.
Ancak milyonlarca çiçeği dolaşarak sadece bir kaşık balın küçük bir kısmını üretebilen bu canlılar, iklim değişikliği, çevre kirliliği, tarım ilaçları ve yaşam alanı kaybı nedeniyle yok oluyor.
Arıların hem insan sağlığı hem de ekosistem için taşıdığı öneme dikkat çekmek amacıyla, modern arıcılığın öncüsü Anton Jansa'nın doğum günü olan 20 Mayıs, 2018'den bu yana her yıl Dünya Arı Günü olarak kutlanıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Arı Günü'nün bu yılki temasını "Hepimizi beslemek için doğadan ilham alan arılar" olarak belirleyerek, arıların tarım ve doğadaki kritik rolüne dikkati çekti.
ARILARIN DOĞADAKİ ROLÜ
FAO verilerine göre, 308 bin çiçekli bitki türünün yaklaşık yüzde 90'ı, üremek için tozlaşmaya yardımcı olan canlılara ihtiyaç duyuyor.
Dünya genelinde 20 binden fazla arı türü ve toplamda 200 binden fazla hayvan türü, tarım ürünlerinin yüzde 75'inden fazlasının üretimine katkı sağlayarak gıda sisteminin temelini oluşturan tozlaşmayı destekliyor.
Meyve, sebze, kuruyemiş ve tohum gibi ürünlerin üretiminde büyük rol oynayan arılar, sadece verimi değil, gıdanın kalitesini ve çeşitliliğini de arttırıyor.
Arılar, ekosistem ve iklim hakkında önemli ipuçları vermesiyle de çevresel sağlığın göstergesi olarak biliniyor.
Arıların korunması, toprağın verimliliğini, hava ile suyun kalitesini ve iklim değişikliğine adaptasyonu artırırken, zararlı böceklerle mücadeleye, biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve ormanların yenilenmesine katkı sunuyor.
Arıların ürettiği ürünlerin kullanıldığı alternatif bir tedavi yöntemi olan apiterapi, insan ve hayvan sağlığını desteklemek için kullanılıyor.
Özellikle arı zehri, bazı hastalıkların ve sağlık sorunlarının tedavisinde faydalı sonuçlar verebiliyor.
Ayrıca, turistlerin arı kovanlarını ziyaret ettiği, arılarla ilgili ürünleri tattığı "apiturizm" isimli özel bir turizm dalı da var.
ARILAR, BALIN YANI SIRA BALMUMU, ARI SÜTÜ VE PROPOLİS ÜRETİYOR
Kendine has tadı sayesinde hem gıda hem de tatlandırıcı olarak kullanılan bal, aynı zamanda içerdiği çeşitli mineraller, enzimler, vitaminler ve proteinler sayesinde tıp alanında da ön plana çıkıyor.
İşçi bal arıları tarafından üretilen balmumu, dudak balsamı, mum ve kozmetik ürünler gibi pek çok farklı alanda kullanılıyor.
Larvaları ve kraliçe arıyı beslemek için hemşire işçi arılar tarafından üretilen arı sütü, şifalı özellikleri nedeniyle gıda takviyesi olarak satılıyor.
Arıların ağaç reçinesiyle kendi salgılarını karıştırarak ürettiği propolis ise bakteri ve mantar enfeksiyonlarını önleyici etkiye sahip olduğu için sağlık alanında tercih ediliyor.
ARI POPÜLASYONU VE ÇEŞİTLİLİĞİ AZALTAN FAKTÖRLER
Arılar, sürdürülemez tarım uygulamaları, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi tehditlerle karşı karşıya kalıyor.
Bununla birlikte, yerel arı türlerinin yerini egzotik türlerin alması ve yaşam alanlarının yok edilmesi arı popülasyonunun ve çeşitliliğinin azalmasına neden oluyor.
Son yıllarda dünya genelinde arı popülasyonunda ciddi bir düşüş yaşandığına dair endişeler artarken, yeni veriler Kuzey Amerika ve Avrupa'da arı kolonilerinin azaldığını ancak Asya ülkelerinde arı popülasyonunun arttığını gösteriyor.
Çin, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve İran'da arıcılık faaliyetleri büyürken, uygun iklim, doğal çeşitlilik, geleneksel arıcılık kültürü ve ticari talebin artması bu yükselişi destekleyen faktörler arasında yer alıyor.
Özellikle ABD'de, 1960'lardan bu yana habitat kaybı, pestisit kullanımı, iklim değişikliği, hastalıklar ve parazitler nedeniyle arı kolonilerinde düşüş yaşanıyor.
ARILARIN KORUNMASINDA KİŞİSEL ÇABALAR ETKİLİ OLUYOR
Doğayla uyumlu tarım yöntemleri ve zararlı böceklerle mücadele, arıların korunmasına yardımcı olurken ürünlerin verimini artırıyor ve çevreye verilen zararı azaltıyor.
Arı dostu çiçekler dikmek, arı evleri inşa etmek, arıların ürünlerinden satın almak, zararlı kimyasallardan ve tarım ilaçlarından kaçınmak, yerde yuvalayan arılar için yuvalama alanları bırakmak ve bitki çitleri dikmek de arıları korumak için günlük hayatta uygulanabilecek önlemler arasında yer alıyor.
Dünya genelinde 20 binden fazla arı türü bulunmasına rağmen, modern arıcılıkta ağırlıklı olarak yalnızca birkaç arı türü kullanılıyor.
Arıların ürettiği ürünlerin kalitesi, büyük ölçüde bulundukları çevreye bağlı olduğu için arıcılar, kovanlarını yerleştirecekleri yeri dikkatle seçiyor.
Arıcılıkta, doğal malzemelerle yapıldığı için genellikle düşük maliyetli olan yerel tip kovanlar, açılabilir yapıları sayesinde arıcıların içeriği gözlemlemesine ve arılara hastalık tedavisi uygulanmasına olanak tanıyan hareketli çerçeveli kovanlar ve karmaşık yapılı modern kovanlar ön plana çıkıyor.
DÜNYADAN ÖRNEKLER
Slovenya, kırsal kalkınma programlarıyla arı dostu tarım uygulamalarını teşvik ederken, ülkede yazlık çiçekli bitkilerin ekilmesi arılar için sürekli bir nektar kaynağı sağlıyor.
Etiyopya, geleneksel bilgiyi ve organik tarımı birleştirerek hem arı yaşam alanlarını koruyor hem de bal ve kahve üretimiyle yerel halkın geçimini destekliyor.
Peru'da tarım ürünlerinin yaklaşık yüzde 40'ı tozlayıcılara bağlı olduğu için tarım politikalarında öncelikli sektör ilan edilen arıcılık ulusal kalkınma planlarının bir parçası haline geliyor.
Filipinler, yerli iğnesiz arılarla yapılan doğal arıcılığı destekleyerek hem biyoçeşitliliği koruyor hem de kırsal topluluklara gelir kaynağı sağlıyor.
Kaynak:Anadolu Ajansı