Konya'nın geleceği bu tohumlara emanet! Hem doğal hem uzun ömürlü!

Konya Ovası’nda bereket yeniden toprağa dönüyor. Son yıllarda hız kazanan Karatay Belediyesi’nin projesi olan ata tohumu çalışmalarıyla birlikte, unutulmaya yüz tutmuş yerli ve doğal üretim anlayışı yeniden hayat buluyor. Betonlaşan şehir yaşamının ortasında, doğallığa özlem duyan vatandaşlar için başlatılan bu çalışmalar hem üretimin devamlılığını sağlıyor hem de gelecek nesiller için sağlıklı bir tarım modelinin kapılarını aralıyor. Karatay ilçesinde yürütülen projeler sayesinde, genetiğiyle oynanmamış, laboratuvar ortamına sokulmamış, yüzde 100 doğal ve katkısız sebze ve meyve üretimi yeniden mümkün hale geliyor.
Özellikle Saraçoğlu Mahallesi’nin Karaaslan bölgesinde yapılan ekimlerle, yerli tohumla yetiştirilen ürünler toprakla yeniden buluşturuluyor. Bu çalışmalar sadece üretimi değil, aynı zamanda kentsel tarımı da teşvik ediyor. Karatay Hobi Bahçeleri’nde vatandaşlara dağıtılan ata tohumları sayesinde herkes kendi gıdasını üretme şansı buluyor. Doğadan geleni doğayla buluşturma amacı taşıyan bu girişimler, hem şehir halkını üretime teşvik ediyor hem de dışa bağımlılığı azaltarak sürdürülebilir bir tarım anlayışını yerelden ülke geneline yaymayı hedefliyor. Satışı yasak olan ata tohumları, bölge halkına ücretsiz olarak ulaştırılıyor ve böylece toprakla bağ kurmak isteyen herkese doğrudan destek sağlanıyor.
AMAÇ; DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTMAK!
Konuyla ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulunan Karatay Belediyesi Park Bahçeler Müdürü ve Tarımsal Hizmetler Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Serdar Önal, bundan 3-4 yıl önce ata tohumu çalışmalarına başladıklarını belirterek İlk etapta tohumu üretip dağıtma işine koyulduklarını anlattı. Ata tohumunu Konya ve Karatay’da gelip alabilecekleri seviyeye getirerek devamlılığını sağlamak ve bunu tüm Türkiye’de yapmanın en büyük amaçları olduğunu vurgulayan Önal, “Ziraatçılar üretimde devamlılığı ve çokluğu hedefler. Ata tohumu ise devamlılığı olan bir üründür. Yani siz ata tohumu ile ürettiğiniz üründen tekrardan tohum alabiliyorsunuz. Ama dışarıdan alınan tohumlar ve fidelerle süreklilik sağlanmıyor. Dolayısıyla ata tohumu, gelecek yıllara aktarılabilir olması açısından önemlidir. Hatta ata tohumundan çıkan ürünler hiçbir özelliğini kaybetmiyor. Yani yüzde 100 doğal ve katkı maddesiz olarak üretim sağlanıyor. Özellikle DNA’sı bozulmamış, genetikleriyle oynanmamış, verimliliği artırmak için laboratuvar ortamından geçmemiş ata tohumu ile üretiyoruz. Saraçoğlu tarafında Karaaslan bölgesi alanında ata tohumla üretim yapıyoruz ve kullanmak isteyenlere dağıtım sağlıyoruz. Bunun yanında Karatay Hobi Bahçelerinde ise hobi olarak ekip biçenlere ata tohumu vererek devamlılığı meydana getiriyoruz.
Bu da beraberinde “kentsel tarımı” getiriyor. Zaten bu bizim öncelediğimiz olay. Çünkü herkesin üretime katılmasını istiyoruz. Dışarıdan alınan ürünlerin çok sayıda maliyeti oluyor. Ama insanlar Konya’da üretirse herkes kendine yetebilme durumuna gelmiş olur. Bizim zaten domatesimiz, elmamız doğada var. Yetememesinin nedeni herkesin üretmemesinden kaynaklanıyor. O yüzden insanların az ya da çok fark etmeksizin besin kaynağı olan ürünlerimizi üretmeleri için çabalıyoruz. Ancak devlet politikası olarak ata tohumunun satışı olmaz. Sadece dağıtılır. Bizler de “Karatay Tohum” olarak dağıtım yapıyoruz. Ama kadın kooperatifçilerimizin yaptığı sebze kurutmaları, reçeller, salçalar gibi ürünler özellikle Kafe Karataylarda satışa sunuluyor. Ayrıca ilk yıllarda 12 bin kişiye ata tohumu dağıtımı yaptık. Sonra da 20 bin kişiye dağıtımlarımızı gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
Ata tohumunun şehre ve ülkeye olan katkılarından bahseden Serdar Önal, “Ata tohumuyla dışarıya olan bağımlılık azalıyor. Hatta ata tohumu ile üretim yapmanız sonucu çıkan ürünlerden gelecek yılın fidelerinin hepsini çıkarabilirsiniz. Bunun yanında dediğim gibi ata tohumu ile üretilen ürünler katkı maddesi barındırmıyor ve yüzde 100 doğal oluyor. Bu ürünlerle hedefimiz piyasada satış yapmak değil. Biz çiftçilerimizin üretimini artırarak katma değerli ürünler ortaya çıkarmak için çalışıyoruz” dedi.
KONYA'NIN ÜRETİM BİÇİMİ DEĞİŞİYOR!
Konya’da son yıllarda meydana gelen kuraklık etkisi hakkında da konuşan Önal, “Şu anda Haziran ayının neredeyse ortasına geldik ama gece sıcaklıkları hâlâ çok düşük seyrediyor. Konya’da artık kış veya yaz tam anlamıyla yaşanmıyor. Biz şu an iklim değişikliğinden ziyade eksen kayması yaşıyoruz. Güneşlenme ve soğukluk dönemlerimiz artık kaybolmaya başladı. Konya, yazı sıcak, kışları soğuk geçen dönemden kışı ılıman geçiren iklime kaydı. Özellikle şehirde kış mevsiminin eksilerde seyretmemesi üretim açısından büyük bir sorun. Çünkü bakterilerin, larvaların, yumurtaların ölmesi için soğuk hava gerekiyor. Biz bu havayı kaybettik. Mesela şu anda kelebeklerin araç camlarına vurduğunu görürsünüz. Bunların hepsi kurttur. Kurt oluşuma başlar ve o kelebeklerin bir tanesi 600 ila bin 200 tane yumurta bırakır. Yumurtadan çıkan kurtların hepsi de bitkilere zarar olarak geri dönüş yapar. Doğa ile iklim dengesinin bozulmasıyla da kuşların ve uğur böceklerinin farklı noktalarda oluşması, yaprak bitlerinin fazla ortaya çıkmasından dolayı ziraat açısından sıkıntıya giriyoruz. Bu noktada tarla tarımını kaybeder duruma geliyoruz. Hem su hem de güneşlenme zamanımız azalıyor. Şu anda Haziran’ı Mayıs gibi yaşıyoruz. Nisan’da olması gereken yağışlar Mayıs’ın sonunda gelmeye başladı. Bütün bunlardan dolayı bence Konya; Ereğli, Cihanbeyli ve Tuzlukçu gibi seracılığa kayma noktasına geldi. Hatta Konya’da jeotermal seracılığı çözersek maliyeti düşürerek örtü altına hızlı bir girişle devamlılık sağlanacak gibi duruyor. Konya içerisinde sönmüş yanardağlar var” diyerek sözlerine son verdi. -Tuba KAYA