Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıkladı! Konya'daki O İlçenin Yetkileri Artacak!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıkladı! Konya'daki O İlçenin Yetkileri Artacak!
Konya'nın Ereğli ilçesi uzun yıllardır il olmayı bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerektiğini aktardı.

Türkiye'de ilk olma potansiyeline sahip ilçeler bulunuyor. Bazı ilçelerde yaşayan vatandaşlar yaşadıkları yerlerin il statüsü kazanmasıyla ilgili beklenti içerisinde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin idari sisteminde merkezi yönetim kurumları kadar mahalli yönetimlerin de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, mahalli yönetim deyince ilk akla gelenin belediyeler olduğunu söyledi.

AK Parti iktidarlarının ilk iki döneminde, mahalli idareleri güçlendirme, belediyeleri etkin birer hizmet merkezi haline getirme yolunda pek çok reformu hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, idari ve mali kapasiteleri arttırılan belediyelerin, şehirlerin çehresini değiştirecek eser ve hizmetlere imza attığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların hayat kalitesini artıran alt ve üstyapı yatırımlarının önemli bir kısmının belediyeler tarafından gerçekleştirildiğini dile getirdi.

İlk etapta belediye hizmetlerine büyük ivme kazandıran yeni sistemin, bir süre sonra, önceden öngörülemeyen sorunların, kaçakların, kötü niyetli organizasyonların aracı haline geldiğini söyleyen Erdoğan, "Merkezi idare kurumlarıyla belediyeler arasında başlayan ve giderek artan yetki tartışmaları, asıl amacın, yani şehre ve insanımıza hizmet gayesinin önüne geçti. Aynı şekilde, eser ve hizmet üretimini hızlandırmak için verilen kimi yetkiler, art niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayrı meşru kazançların, çıkarların, hesapların, kariyer planlarının vasıtasına dönüştü." değerlendirmesinde bulundu.

"BU KARANLIK ORGANİZASYON, İSTANBUL'LA SINIRLI KALMAMIŞ"

İmardan kültür-sanat etkinliklerine, sosyal desteklerden sportif faaliyetlere kadar pek çok alanda patlak veren yolsuzluk, usulsüzlük, israf, kayırma, yasadışı oluşumlara kaynak aktarma şikayetlerinin giderek çoğaldığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu durum, hem kamu kaynaklarının yağmalanmasıyla hem belediyeye işi düşenlerin adeta haraca bağlanmasıyla hem de vatandaşımıza hak ettiği hizmetlerin yeterince götürülememesiyle sonuçlandı. Şurası çok önemli; İstanbul'da yürüyen soruşturma, bu çarpık tablonun en bariz ve belki de Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyonu örneğidir. Öyle ki yapılan işlerin, yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını aşarak, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon, İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının, bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara yol veren sebep ise mahalli idareler, daha doğrusu belediye yönetimlerinde baş gösteren yozlaşmadır, sistemde açılan gediklerdir, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilememesidir."

"BÜYÜKŞEHİR VE İLÇE BELEDİYELERİ ARASINDAKİ YETKİ PAYLAŞIMININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR"

Bu yozlaşmanın, hemen hemen tüm belediyelerde görüldüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Dolayısıyla, bu konudaki yaklaşımımız kesinlikle parti odaklı değil, tamamen sistem merkezlidir. Geldiğimiz noktada, yerel yönetimler ve bu çerçevede belediyeler meselesinin, tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulması, kaçınılmaz hale gelmiştir." diye konuştu.

Büyükşehir belediyelerinde, en azından Ankara, İstanbul ve Kocaeli dışındakilerde karşılaşılan sorunların ilk sırasında merkeze uzak ilçeler meselesinin yer aldığını belirten Erdoğan, merkeze yüzlerce kilometre uzaktaki bir ilçenin mezarlığından parkına, suyundan temizliğine kadar mahallinde yürütülmesi gereken hizmetleri koordine etmenin kolay olmadığını, bunun için büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerektiğini aktardı.

Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında pek çok başlıkta yaşanan yetki karmaşasının, bazen çatışma noktasına kadar gelebildiğine işaret eden Erdoğan, "Sizler de ekranlarda rastladınız; farklı partilere mensup büyükşehir belediyesi zabıtaları ile ilçe belediyesi zabıtaları, herhangi bir konuda kavgaya varan gerilimler yaşayabiliyor. Bu tür rahatsız edici görüntülerin önüne geçebilmek için yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır." sözlerini sarf etti.

Merkezi yönetim kurumu, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi arasındaki yetki karmaşasının bir diğer örneğinin de kentsel dönüşüm çalışmaları olduğunu dile getiren Erdoğan, yetkilerin netleştirilmesinin, görevini yerine getirmeyenlerle ilgili zorlayıcı veya devredici düzenlemelere gidilmesinin şart olduğunu ifade etti.

Mahalle statüsüne dönüşen köylerdeki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde, su, ahır, yol gibi konularda ciddi sıkıntılar yaşandığını anlatan Erdoğan, bu sıkıntıların çözümü için köylerle ilgili konuların da yeniden ele alınmasında yarar gördüklerini belirtti.

"YETKİ SAHİBİ, AMA ŞEHRİNE KARŞI SORUMLULUĞU OLMAYAN BÜROKRAT ANLAYIŞINA KARŞIYIZ"

Büyükşehir olmayan şehirlerin mevcut yönetim yapılarının, sorunların çözümünü ve hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesini zorlaştırdığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Altyapıdan ulaşıma, atık yönetiminden suya kadar pek çok alanı kapsayan bu sorunların üstesinden gelinmesi için, bu şehirlerimizle ilgili yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır. Aynı şekilde, bu şehirlerimizdeki il özel idaresi yapılanmasının da gözden geçirilmesi icap ediyor. Yetki sahibi ama şehrine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın koordinasyon görevlerini daha aktif hale getirmeliyiz. Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha etkin denetimi için, bir tarafı yerel dinamiklere, diğer tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu çerçevede tanımlar net, usuller kesin, uygulamalar şeffaf olmalıdır.

Bilhassa imar düzenlemeleri en baştan sağlıklı bir şekilde yapılmalı, daha sonraki değişiklikler, şehrin dinamiklerine dayalı istisnai işlemler haline gelmelidir. Ön hazırlığı hem teknik hem idari hem ihtiyaç anlamında çok iyi yapılmamış projelere kaynak tahsisinin önüne geçilmelidir. Aksi halde, önce takdirle başlayan, sonra kayırmaya, sonra istismara dönüşen süreçlerin tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir. Terör örgütünün kendini feshinin ardından siyasetin daha güçlü şekilde devreye girmesiyle, belediyelerdeki kayyım uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz."

"SGK'YA BORÇ ÖDEMEYE GELİNCE, MAALESEF 'PARAMIZ YOK' DENİYOR"

Bugün az sayıdaki istisna haricinde belediyelerin tamamının borç batağı içinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş prim borçlarının ödenmesiyle ilgili verdiğimiz mücadele herkesin malumudur. SGK borçlarının ödenmesi konusunda sergilenen lakayt tavır, sorunun ulaştığı vahim boyutları gözler önüne sermiştir. Güya bir konser etkinliği için tek kalemde yüz milyonlarca lira harcanırken, SGK'ya borç ödemeye gelince, maalesef 'paramız yok' deniyor. Aynı çarpık durum, reklama ve depreme ayrılan bütçeler için de geçerlidir. Belediyelerin borç yönetimi ciddi kriterlere bağlanarak, mevcut borç yüklerinin tasfiyesi için orta-uzun vadeli bir program oluşturulmalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra belediyelerimizin çoğu, bırakınız yatırımı, bırakınız personel maaşı ödemeyi, kılını kıpırdatamaz hale gelecektir. Beldesiyle, ilçesiyle, merkez ilçesiyle, il özel idaresiyle, büyükşehriyle yerel yönetim sistemimizin ıslah edilmesinde, aksayan yanlarının giderilmesinde, sorunlu alanlara neşter vurulmasında fayda olduğuna inanıyoruz."

"Böyle gelmiş, böyle gider" düşünce tarzının, benimseyecekleri bir siyaset tarzı olmadığını kaydeden Erdoğan, "Sorun varsa, sıkıntı varsa, şikayet varsa, siyaset kurumunun görevi buna çözüm bulmaktır. Meclis'te temsil edilen siyasi partilerimize, milletin hizmet beklentisini karşılayacak daha etkin bir yerel yönetim sistemi için ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif ediyoruz." dedi.

Tüm bu hususların çözümünün meseleye, partiler üstü bir bakış açısıyla yaklaşmayı gerektirdiğini belirten Erdoğan, "Bu çağrımızın güncel hiçbir siyasi veya adli gelişmeyle ilgisi olmadığını, deprem tedbirleri başta olmak üzere, tamamen milletimizin hayat kalitesini yükseltme gayesi taşıdığını, özellikle vurgulamak istiyorum. Milletin derdiyle dertlenen, ülkenin sorunlarına çözüm bulma iradesi gösteren tüm siyasi partilere şimdiden teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Gelecek Partisinden istifa ederek AK Parti'ye katılan Konya Milletvekili Hasan Ekici'ye rozet taktı.

Öte yandan, Konya Ahırlı Belediye Başkanı Ali Üzlük, Konya Altınekin Belediye Başkanı Fatih Orhan, Bitlis'in Adilcevaz ilçesine bağlı Aydınlar Belde Belediye Başkanı İbrahim Ergün ile Elazığ'ın Karakoçan ilçesine bağlı Sarıcan Belde Belediye Başkanı Ramazan Aydın da AK Parti'ye katıldı. Erdoğan, partisine katılan belediye başkanlarına da rozetlerini taktı.

Kaynak:Anadolu Ajansı