Dünya'da sudan sonra en çok o tüketiliyor! Nerden aldığınıza dikkat edin!

Birçok ülkede kültürel öneme sahip çay, rahatlamanın, huzurun, misafirperverliğin, keyifli sohbetlerin ve geleneğin vazgeçilmezidir. Çay, dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Bu kadim iksir, aynı zamanda güçlü sağlık faydalarıyla da değerlidir. Peki, çayın bağırsaklar için faydaları nelerdir? Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. F. Hümeyra Yerlikaya Aydemir sizler için açıkladı.
Fermantasyon ne kadar yoğun olursa çayın renginin o kadar koyu olacağını söyleyen Yerlikaya Aydemir, “Camelliasinensis bitkisinden elde edilen geleneksel çaylar arasında siyah, beyaz, yeşil, sarı ve oolong çayları bulunur ve hepsi kafein içerir. Kafein miktarı, işleme derecesine ve son demleme süresine bağlı olarak değişir. Siyah çaylar gerçek çay türleri arasında en yüksek kafein içeriğine sahiptir. Siyah çay, taze çay yapraklarının ezilip kurutulması ve fermente edilmesiyle elde edilir; bu da yaprakların oksitlenerek renk ve aromasını değiştirir. Fermantasyon ne kadar yoğunsa, çayın rengi o kadar koyu ve aroması o kadar yoğun olur. Fermantasyon süreci sayesinde siyah çay, yaşlandıkça lezzetini koruyup geliştirebilir ve daha uzun süre saklanabilir. Oolong çayı kısmen fermente edilirken, yeşil çay fermente edilmez” şeklinde konuştu.
ÇAY BAĞIRSAK SAĞLINA BİREBİR
Düzenli bir şekilde günlük olarak tüketilen siyah çayın bağırsak sağlığına iyi geldiğinin altını çizen Hümeyra Yerlikaya Aydemir, “Çay yaprakları polifenoller, alkaloidler, amino asitler, polisakkaritler ve bazı proteinler ve mineraller içerir. Polifenoller, çayı sağlıklı bir içecek yapan en önemli bileşenlerdir. Yeşil çayın genellikle siyah çaydan polifenol açısından daha zengin olduğuna inanılsa da, çalışmalar bu çayların bu kimyasalların farklı türlerini hemen hemen aynı seviyelerde içerdiğini göstermektedir. Örneğin, yeşil çay epigallokateşin-3 gallat açısından en zenginken, siyah çay theaflavinler açısından en zengindir; araştırmalar her ikisinin de sağlık açısından faydalı olabileceğini göstermiştir. Bilimsel araştırmalar, düzenli çay tüketiminin sağlık açısından faydalı olduğunu bizlere bildirmektedir. Her gün içilen çay, sindirim sistemini düzenlemeye, bağışıklığı güçlendirmeye, obezite, diyabet, nörodejeneratif hastalıklar, kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanserler gibi ölümcül hastalıklarla mücadeleye yardımcı olabilir. Geldiğimiz noktada bu etkilerin çoğunlukla bağırsak mikrobiyomu düzeyindeki değişime atfedilebileceği makul görünmektedir. Çünkü son çalışmalar, siyah çay, yeşil çay ve oolong çayı özlerinin insan bağırsağında faydalı bakterilerin büyümesini artırabildiğini göstermiştir. Çayın içerisindeki polifenollerinprebiyotik aktiviteye sahip olabileceği, bağırsaktaki bakteri türlerinin oranını modüle edebileceği ve bunun da birçok sağlık yararına katkıda bulunabileceği ifade edilmektedir.Polifenoller, insan bağırsağında faydalı bakteriler olarak kabul edilen bakterilerinbüyümesini ve yerleşmesini teşvik eder. Bununla beraber,polifenollerzararlı patojenikbakterilerin büyümesini de engeller. Çay koy da içelim, kişinin kendini iyi hissetmesi, ruhsal ve bedensel olarak rahat olması, stres ve kaygıdan uzak durması anlamına gelirken, gördüğümüz kadarıyla bağırsaklara da şifa olacak” ifadelerine yer verdi.
AŞIRI KAFEİN UYKU DÜZENİNİ BOZABİLİR!
Çaydan alınan aşırı kafeinin melatonin üretimini azaltarak uyku düzenini bozabileceğini belirten Yerlikaya Aydemir, “Siyah çayı ölçülü miktarda içmek çoğu insan için genellikle güvenlidir. İçilmesi gereken doğru bir miktar bilinmemektedir. Bu kişiye göre illaki değişecektir. Çay içmeyle ilişkili bilinen yan etkilerin çoğu, kafein ve tanen içeriğiyle ilgilidir. Bazı insanlar bu bileşiklere diğerlerinden daha duyarlıdır. Bu nedenle, çay alışkanlığınızın sizi kişisel olarak nasıl etkileyebileceğine dikkat etmeniz önemlidir. Yine de, günde en fazla 8 bardak siyah çay içilebilir denilmektedir. Kafein, mide zarımızdaki hidroklorik asit üretimini uyarır; bu asitler temelde yiyeceklerimizi sindirmeye yardımcı olur yani hazım kolaylaştırıcı etki gösterir. Hatta hidroklorik asit protein sindirim enziminin aktivitesi için gereklidir. O yüzdendir ki yoğun veya ağır et yemeğinin arkasından çay içme gereksinimi duyarız. Yalnız, çaydaki kafein, alt özofagussfinkterini gevşetme ve midede asit üretimini artırma yeteneği nedeniyle mide ekşimesine neden olabilir veya önceden var olan reflü şikâyetinizi şiddetlendirebilir. Çaydaki tanenler hassas kişilerde sindirim dokusunu tahriş edebilir ve bulantı, mide ağrısı gibi belirtilere yol açabilir. Çaydan alınan aşırı kafein, melatonin üretimini azaltarak uyku düzenini bozabilir, kaygı ve huzursuzluğa neden olabilir. Çay ne kadar uzun süre demlenirse, bu toksik elementlerin konsantrasyonu o kadar yüksek olur. Çayın nerede ve nasıl yetiştirildiğine bağlı olarak, yapraklarda pestisit de bulunabilir” diye konuştu.