Şehri Yaşatan İmgeler

Kişinin kendi ile kendisi dışında kalan dünya arasında tutarlı bir ilişki kurmasını sağlayan başat aktör, şehir ve şehir görünümleridir. Her bir şehirli bireyin, şehrin bazı kısımlarıyla uzun bir münasebeti olmuştur. Bu uzun soluklu münasebet kişinin zihninde oluşan şehir algısını be-lirlerken, şehir de onun algılama biçimlerine nüfus etmektedir. Bu karşılıklı ilişki biçimi şehirlerin görünümünün önemini ortaya koymaktadır. Yaşayan şehirlerde görünüm dinamik bir yapıya sahiptir. Bu dinamiklik, devinim ve değişime açık yapı şehirlerin yaşadıklarının delilidir. Yaşayan şehirler; toplumların yapısını belirlerken, toplumlar da yaşayan şehirleri bu anlamda inşa etmektedirler. Toplum/birey ile şehirlerin birbirine yönelik bu etkileşiminin anlaşılması, şehirlerin kaderi açısından önemlidir. Şehirlerin kaderi ise kişinin kaderinden bağımsız düşünülemeyecektir. Şehir kendi bünyesinde kaderleri barındıran ve yutan bir büyüklüğe sahiptir. Üstelik şehir potansiyel olarak, karmaşık bir yapıyı oluşturmaktadır. Bu karmaşık yapı ise karmaşık bir toplum yapısının güçlü sembolü halini ifade etmektedir. Karmaşık yapı içerisinde şekillenen bu ilişki biçimleri, şehirlerin görünüm ve algılanış biçimlenir ile doğrudan ilintilidir. Şehirlerin görünümü, bireyin muhayyile kabiliyetine denk düşmektedir. Kişinin dış dünya ile ilk kurduğu ilişkilerin arasında bulunan şehir, esasında yine kişinin muhayyile biçiminden ibarettir. Görüntünün zihinde oluşturduğu imge, bu bağlamda asli belirleyicidir. İmgeler ilk kez, orada bulunmayan şeyleri gözde canlandırmak amacıyla yapılmıştır. Zamanla imgenin, canlandırdığı şeyden daha kalıcı olduğu anlaşıldı. Böyle olunca imge bir nesnenin ya da kişinin bir zamanlar nasıl göründüğünü –böylece konunun eskiden başkalarınca nasıl göründüğünü de anlatıyordu. Daha sonraları imgeyi yaratanın kendine özgü görüşü de yaptığı kaydın bir parçası olarak kabul edildi. (Berger, 1972: 10)

İmgelem, görünüme öznel bir yorumun katılmasıyla, görünümün yeni yorumlanış biçimini de ortaya koyuyor. Artık görünüm imgeye katılan yorumla birlikte ‘’öteki’’ tarafından algılanmaya başlıyor. Bireyin şehrin görünümüne yönelik sunduğu katkı ve şehir algısında inşa ediliş süreçlerindeki aktif rolü bu açıdan ortaya konmaktadır. Berger’in de söylediği şekliyle ‘’Zamanla imgenin, canlandırdığı şeyden daha kalıcı olduğu anlaşıldı’’ ve imgeyi oluşturmak üzerine çalışılmalar yoğunlaştı. Şehir planlamalarında ve şehirlerin dinamik yapısı karşısında şehirleri yeniden dönüştürme çalışmalarında ‘’imge oluşturmak’’ önemli bir başlık haline gelmiştir. Bireyin şehre ait hissetmesi ve şehri zihninde tahayyül edebilmesi için planlayıcılar açısından ‘’imge oluşturmak’’ artık vazgeçilmezdir. Şehirlerin kendi içerisindeki karmaşanın büyük sembolü olma durumunun ön plana çıkardığı imgenin önemi, var olanın yerine daha iyisini inşa etme arzusuna yöneltmiştir. Bu arzu akılla düzenlenmiş bir kent ta-sarımının, kendi kendine oluşmuş bir şehir tasarımından çok daha iyi sonuçlar verebileceğine dair iyimserliği içerisinde barındırmaktadır. (Baba, 2020:11) İyimserliği içerisinde barındıran bu arzu, bireyin muhayyile şekline de müdahale etme girişimini taşımaktadır. Şehir, her ışık ve her havada görünür. (LYN-CH,2019:1) Şehirlerde her durumda algılanmaya açık bir manzara ve keşfedilmeye açık bir mesaj vardır. Her keşfedişte ise geçmiş deneyim ve tecrübeler bu sürece dahil edilmektedir. Deneyim ve tecrübeler, bireyin bizatihi kendi yaşadığı ya da algıladığından öte aktarılan bir toplumsal hafızayı içinde barındırmaktadır. Şehirlerin toplumsal hafızadaki yeri, kişinin aslında içine doğduğu bir durumdur. Her durumda keşif somut bir deneyimleme sürecini ifade etmemektedir. Şehirlerde ortadan kalkmış kimi imgeler hala tahayyül şeklinde yaşamaya devam etmektedir. Bir yapıyı hiç görmemiş birisi yapının eskiden var olduğu bölgeyi tarif ederken, hâlâ yapının ismini kullanabilmektedir. Örneğin bir Konyalı olarak hâlâ ‘’Kibrit’in köşede’’ buluşmaktayız. Oysa Kibrit, artık yerini çoktan başka bir isme sahip işletmeye bırakmıştır. Ancak yine de ‘’imgelem’’ olarak buluşulacak o köşe ‘’Kibrit’in köşesidir’’.

Modern planlamacıların Baba’nın da bahsettiği gibi iyimserlik barındıran arzuları ne yazık ki doğal ‘’tahayyül’’ süreçlerinin yerini tutamamaktadır. Planlamanın ‘’imge oluşturma’’ girişimleri kendiliğinden oluşan şehir yapılarında olduğu şekliyle oluşamamaktadır. Modern planlamalar itibariyle şehirlerin kimliğinin de tayin edilme biçimi şeklinde kabul edilebilecek bu durum; ne yazık ki aidiyet kısmında kırılmalar oluşturmaktadır. Kişinin kendisini kaybolmuş hissetmesini engelleyecek ve şehrin büyüklüğü içerisinde bir biçimde var edebilecek olduğu imgelemlerin, toplumsal hafızanın ve tecrübenin aktarımından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu durumu anlamak için şehirleri sadece kendi yapılarıyla değil, şehirliler gözüyle de değerlendirmek gerekmektedir. Bu değerlendirme şekliyse şehirlinin aktarımla aldığı tecrübeleri göz ardı etmeden yapılmalıdır. Kayboluş bir korku yaratır. Bu tecrübeleri göz önüne alan değerlendirmeler ile şehir imgesine yaklaşan eylemler bu korkunun karşısında bir ‘’yuva’’ hissini anlayabilecektir. Büyük yuvalar olarak şehirlerin, şehirliler gözünde yer edinmesi karşılıklı ilişki biçimlerini uyumlu hale getirebilecektir. Çevresel imgeler, gözlemci ve çevresi arasında işleyen iki yönlü bir süreçtir.( LYNCH,2019:7) Bu iki yönlü sürecin bir tarafını oluşturan birey, çok yönlü bir algılama biçimine sahiptir. Çevresel imgeler, muhayyileden ve aktarılan tecrübeden bu anlamda ayrı düşünülmemelidir. Sokak, cadde ve semtlerin yaşayan dinamik ögeler olarak sadece bu anının değil, yaşanmışlıklarında bir uzantısı olduğunu unutmamak gerekir. Şehirlerde yaşamak, esasında bir imgenin içinde yaşamak demektir. Sokaklardan ve mekanlardan kopan bir portrenin göstereceği yabancı, boş, belleksiz, dokunaklı bir donukluktur. Bu donukluğunun yaşanmaması için her birisi bir imge olan bu ögelerin tarihsel tecrübeden ayrı düşünülmemesi gerekmektedir. Şehirde yaşamak aynı zamanda bir hafızayı devir almak anlamı da taşımaktadır.

ERAY EROĞLU

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eray Eroğlu Arşivi