Yine düştük mecnun misali,
Fırtına içinde çölün ortasına.
Sırtımızda aşkın heybesi,
Yanımızda sevgili hasreti.
Hani yanmak demişti bir ulu,
Aşkı tarif ederken garip kulu.
Yok, sevmenin başka yolu,
Kalan bir avuç kül toru topu.
Derken derken aştık,
Koskoca fırtınalı çölü.
Çıktı karşımıza bir dağ,
Anlattılar ki burası eski bir bağ.
İşte burada kaybetmiş;
Mecnun, leylayı.
İşte burasını delmiş;
Ferhat, şirin için.
Koskoca çölü aştık,
Küçücük bir dağa çattık.
Buna da çok düşündük,
Ayrılık ile aşkı çürüttük.
Ayrılık bir dağ imiş meğer
Çıktı mı karşına kaçmak neye değer?
Böyle çürümüş aşk bağı,
Sonra olur kuru ölüm dağı.
Aşkın çağı mı yanlış,
Yoksa maşuk mu başkası?
Ölü diri; bir garip adam burada,
Peki ya nerede sevgilisi?