'At Gözlükleri' Artık

Yıllar öncesine dönüp bakabilsek eğer o kudretli gözler neler görecek neler. Binlerce yıldır bu toprakların sahipleri Türk milleti, bunun tasdiklendiği gün Türk milletinin Başbuğu Alpaslan vardı; kesinleştiği gün Başbuğ Atatürk milletinin başındaydı. Kanlı günlerde kendilerine yaraşır şekilde korkusuzca destan yazdılar. Bu destan öyle masallarla yarışırcasına eklemeli değil hep eksikliklerle doluydu. Pek çok kahramanlıklardan bihaber kaldık, daha bıyıkları dahi terlememiş delikanlıların kara gözlerinin solduğuna şahit onlarcasını işittik.

 

Bu topraklara başka milletlerin göz dikmesine sebep olanlar nelerdi? Ekonomik zayıflık göstermemiz mi, askeri teçhizat geri kalmış olmamız mı, yönetimde saltanat düzeninin devam etmesi yüzünden bitmek tükenmek bilmeyen kavgaları mı, harem ahalisinin muhtelif yollarla tahta haiz olanlardan daha muktedir davranması mı sebep oldu? Yoksa hükmetmek için tarikatlardan destek devşirip ardından onları taht üzerine şirk koşmak mı bu hale getirdi?

 

Gerçekten iktidara hâkim olmak için neler yapmak gerekir? Hiç düşündünüz mü bunun için bazı tarikatların/ cemaatlerin millete rota çizmeleri neden? Bunları yaparken yalnızca Allah rızası mı güdüyorlar yoksa şirk olabilmek için dini araç olarak mı kullanıyorlar? Sahi şirk neydi, bu kelime nerede kullanılıyordu? İnternet üzerinde kısaca araştırma yapsanız önünüze çıkacak mana ortaklık kökenine dayanan dini bir kavram olacaktır. Mescitlerinde şirkin ne kadar büyük bir günah olduğunu anlatanlar da o tarikat/cemaatler değil miydi? Ne değişti de kendileri, ne kadar öteki tarafı övseler de, bu dünyalık için ortaklık adına dinlerini pazarlıyorlar? Bunlar din âlimi değil tüccar dediğimizde ise münafık olanlar yine bizler oluyoruz.

 

Yıllarca hoca efendimiz! diyerek ardından onlarca övgülerle dualar ettiğiniz efendinize bugün neden küfürler, beddualar savuruyorsunuz? Yerini bir başkası doldurduğunda eskisini ne çabuk siliyorsunuz, din tacirlerinin işleri de bayağı zor görünüyor. Hâlbuki halefi de selefi de birbirinden farklı iki zat değil yalnızca simaları ve isimleri değişiyor. Farkında olmayışınızın sebebi uykuda olmanız mı yoksa gözlerinizde bulunan at gözlükleri mi? Bakın daha çok değil birkaç yıl öncesinde onlarca şehit vermedik mi? Başbuğ Mustafa kemal Atatürk din ve devlet adamlarını ayırırken, cehalet yuvalarına dönen tekkeleri kapatırken, eğitim vermek yerine gençlerin akıllarını boşaltıp yerini köpük ile dolduran medreselerin kapılarına kilit vurup; ilim irfan yuvaları olan okulları kurarken de hep karşı çıkmıştınız. Başbuğu da münafıklıkla suçlamıştınız 15 Temmuz’da bunların sebebini daha iyi anladınız değil mi?

 

Lütfen uyarıları sırf siyasi farklar ideolojik çatışmalar üzerinden ayrıştırıp bir kenara atmak yerine biraz dikkate alın, doğruluk payını da göz önünde bulundurun. Kâfirlikle ya da ajanlıkla suçlarken emin olunuz yoksa günü geldiğinde onların uyarılarında haklı olduklarını görünce duvarın arkasında dizinizi dövmeyin.

 

Başta bizlere bu günleri işaret ederek uyaran Başbuğ Atatürk ve onun silah arkadaşlarının; cennet vatanımız için canlarını korkusuzca hibe edenlerin; yakın tarihimize kara leke olan o gecede canlarını verenlerin ruhu şad olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
İlyas Tuncer Arşivi