Belirsizliğin sancısı

Belirsizlik insanı strese sokan, kaygılandıran en önemli faktörlerden biri ve üstelik yaşadığımız dünya belirsizliklerle dolu. İki seçenek arasında kalıp birini seçsek bile seçimimizin bize neler getireceğini, ne gibi sonuçlar doğuracağını tam olarak bilemiyoruz. Tahminlerimiz oluyor ancak yine de bu tahminler olasılıktan öteye geçemiyor. Belirsizlik demek bilinmeyeni deneyimlemek demektir ve bu çoğu zaman kişide kaygı hissi uyandırır. Bireyin algıladığı bilgi eksikliği sebebiyle bilinmeyeni deneyimlemek belirsizliğe katkıda bulunur; bu da kişinin geleceğe verimli bir şekilde hazırlanma yeteneğini bozabilir ve kaygıya karşı savunmasızlığını arttırabilir.

Tahammül sınırınız ne kadar?

Belirsizliğe tahammülsüzlük belirsiz bir olay veya duruma, bu olayın/durumun gerçekleşme olasılığından ve ilişkili sonuçlarından bağımsız olarak olumsuz tepki verme eğilimidir. Belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi yüksek olan bir kişi, belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi düşük olan birine göre belirsiz bir durumu daha rahatsız edici olarak değerlendirecektir. Belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi yüksek olan bireyler gelecekteki olası olumsuz olayları kabul edilemez ve tehdit edici olarak görürler. Bu kişiler belirsizlik ve belirsizliğin etkileri hakkında birtakım olumsuz inançlara sahip olabilirler. Belirsiz bir durum meydana geldiğinde, bu durumun bir felaket ile sonuçlanabileceğine dair güçlü bir inanca sahip olabilirler.

Belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi arttıkça bireyin sıkıntı ve stres yaşama ihtimali artmaktadır ve bu da psikolojik iyi oluşu olumsuz olarak etkilemektedir. Yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk, sosyal kaygı, depresyon, panik bozukluk ve yeme bozukluklarının belirsizliğe tahammülsüzlükle ilişkili olduğuna dair araştırmalar mevcuttur. Belirsizliğe tahammülsüzlük bireyin işlevselliğini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Köse Arşivi