
Ayşe Özel
Aşık Şem’i Kimdir?
Aşık Şem’i Kimdir?
Bu hafta sizlere Mevlana Hazretleri’nin türbesi önünde kabri bulunan Aşık Şem-i’den bahsetmek isterim. Nasip odur ki Hazreti Pir’i ziyaret edenlerin pek çoğu kendisinin kabri başında da Fatiha okur. Belki de nasibinin temelinde ona olan bağlılığı vardır. Kim bilir…
Âşık Şem’i Konya'nın Piresat Mahallesi'nde dünyaya gelmiş olup asıl adı Ahmed’dir. Babası, Konya’da Pisili Sultan olarak da bilinen Pir Esat Ağaoğlu Hacı Hüseyin Ağa soyundan Mehmed Ağa’dır. Mahlası Şem’i (çevresini aydınlatan kimse) olan şairin doğum tarihi bazı kaynaklarda 1185/1772 bazı kaynaklarda ise 1197/1783 olarak geçmektedir. Düzenli bir eğitim görmemekle birlikte çocukluğundan itibaren bir kültür ve sanat ortamında yetişmiştir. İleri sayılabilecek yaşlarda Silleli Sürûrî’den okuma yazma öğrenmiştir.
Konya’da Türbe ve Ayakçı adını taşıyan iki kahvehane âşıkların çalıp söylediği, bundan dolayı saza meraklı gençlerin uğrayıp âşıklık mesleğini öğrendiği yerlerdir. Şem‘î’nin âşıklığı öğrenmesinde bu iki kahvehanenin önemli bir yeri vardır. Türbe Kahvehanesi’ni çalıştıran saz şairi Âşık Dertli, Şem‘î’deki kabiliyeti görünce ona ilgi göstermiştir. Bu kahvehanede irticâlen söylediği şiirler, hazırladığı muammalar, katıldığı atışmalar kendisine ün kazandırmıştır.
Şem‘î’nin şöhreti kısa sürede İstanbul’da yayılmıştır.Padişah III. Selim kendisine İstanbul’da kalmayı teklif ettiyse de kabul etmemiş ve kendisine Konya’da ihtisap ağalığı görevi verilmiştir.Konya’nın ilk ihtisap ağası olan Şem-i’nin bu görevi günümüzdeki belediye başkanlığı ile denk sayılabilmektedir. Esnafın birçok işi Şem‘î vasıtasıyla yürütülmüştür. Hemdem Said Çelebi’ye samimiyetle bağlanan Şem‘î, en güzel şiirlerini Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ve onun yakınında bulunanlar için söylemiştir.
Şem'î, 1223 /1808 yılında Konya'nın zengin ve tanınmış ailelerinden Sillelizâde Hacı Abdülkadir Ağanın kızıyla evlenmiş ve bu evlilikten Mustafa, Esma ve Mehmed adında üç evladı dünyaya gelmiştir.
55-56 yaşlarında iken hacca niyet eden Şem’i 1242/1826’da hacı olur. Mübarek topraklarda birçok şiir söyler. Arafat'ta bir şafak vakti Bilalhabeşî Mescidi'nin minaresine çıkarak söylediği ve herkesin gözyaşı dökerek huşu içinde dinlediği, “Günâhım boydan ‘aşkındır begâyet yâ Resûla’llah/Meğer senden ola lûtf u ‘inâyet yâ Resûla’llah” beytiyle başlayan na'tı bunlardandır. 1243/1828’de Hicaz’dan dönen Şem'î şiirlerinde “Hacı Şem'î” mahlasını da kullanmaya başlamıştır.
1253/1837 yılında bir hastalık geçiren Şem’i, 1254/1838’te yazdığı bir kıtayı oğlu Mehmet'e vererek mezar taşına yazılmasını ister ve kabrinin yerini de belirtmiştir. 1255/1839 yılında hasta yatağında son şiirini küçük oğluna yazdırır. Bir nevruz günü ruhunu Hakk’a teslim etmiştir. Doğumunda olduğu gibi ölümünde de kaynaklarda farklılıklar görülmektedir.
Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerini bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.
Sevgi ve saygı ile…