Konuşarak ve Dinleyerek…

Kekemelik, konuşma akışında bir kesinti şeklidir. Kekemelik erkek çocuklarda kız çocuklara göre daha yaygın olarak görülebilir. Birçok küçük çocuk, 2 ve 5 yaşları arasında, kekelemeye başladıklarında belirli heceleri, kelimeleri veya cümleleri tekrarlarlar veya çıkaramazlar. Kekelemek hem çocuklar hem de ebeveynler için sıkıntıya ve strese neden olabilir. Çocuğun kekelemeye başlaması, ebeveynler için genellikle endişe vericidir. Çoğu ebeveyn bu durumla karşılaştığında büyük bir karamsarlığa düşer. Ancak endişelenecek ve karamsarlığa düşecek bir neden olmayabilir. Çoğu durumda, kekeleme 5 yaşına kadar kendi kendine yok olur fakat bazı durumlarda daha uzun sürebilir. Şimdilik araştırmalar kekemeliğe tam olarak nelerin sebep olduğu hakkında yeterli bilgi vermiyor. Genellikle genetik bir yatkınlık olduğu düşünülse de her konuda aşırı takıntılı ebeveynler, onların katı kuralları, şiddet veya ceza içeren tutumları, anne baba arasındaki geçimsizlikler, kavgalar, çocuğa yeterince ilgi ve sevgi gösterilmemesi, çocuğun uygun olmayan şartlarda büyümesi, eğitim alması veya kardeşlerini kıskanması buna bağlı olarak güvensizlik, terk edilme, yalnız kalma, dışlanma, reddedilme gibi hisleri kekemeliği tetikleyebiliyor. Yine çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, anne baba ayrılıkları, çok sevilen bir kişinin ya da anne babanın ölümü, diğer kayıplar; okul, öğretmen, bakıcı, arkadaş ve çevre değişiklikleri, ani ortaya çıkan, maruz kalınan korku ve kaygılar, bazen korkutucu bir film, oyun veya oradaki karakterler, günlük hayatta karşılaşılan korkutucu hayvanlar veya kişiler de kekemeliğe zemin hazırlayabilmektedir.

* * *

Kekemelik için bir çare yok ancak etkili tedaviler ve dil egzersizleri mevcut… Çocuğunuzun kekemeliği 6 ila 12 aydan uzun süredir devam ediyorsa, kekemeliğin zamanla şiddetinin ya da sıklığının arttığını görüyorsanız ya da çocuğunuzun kekemeliğinin 3 ya da 4 yaşından sonra başlamışsa bir uzmana danışmak faydalı olur. Çünkü kekemeliğin bu yaşlarda başlaması devam etme olasılığını artırabilir. Tabi tüm bunları fark edebilmek için çocuğunuzu iyi gözlemlemeniz, onunla sık sık konuşmanız çok önemli. Onunla konuşarak, onu da konuşması için cesaretlendirerek işe başlayabiliriz. Tabi çocuğumuzla konuşurken yavaş bir şekilde, eleştirmeden, konuşmasını olduğu gibi kabul ederek konuşmalıyız. Onu konuşmalarında uyarmamız onda daha fazla gerginlik yaratabilir ve konuşurken takılma ihtimalini arttırabilir. Bu yüzden dikkatlice ve sabırla, onu düzeltmeden, söylemek istediği kelimeleri kendisinin tamamlamasını bekleyerek, takıldığında cümleye baştan başlamasını söyleyerek, konuşmasını bölmeden dinlemeliyiz. Ebeveyn olarak yapabildiğiniz ölçüde çocuğunuzun kekemeliğini görmezden gelmelisiniz. Eğer çocuğunuz kekemeliğinden rahatsız görünüyorsa ve bunu gündeme getiriyorsa bunun farkında olduğunuzu fakat endişelenecek bir şey olmadığını belirtmelisiniz. Kekeleyen çocuklar bu sorunun zaten farkındadırlar ve genellikle bu durumdan utanırlar. Bu yüzden de içlerine kapanabilirler ve hatta çoğu zaman sınıf arkadaşları tarafından alay konusu olabilirler. Çevresindekilerin konuşması nedeniyle onu eleştirmelerine ve dalga geçmelerine izin vermeyin. Özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar iyi niyetli oldukları kadar da duyarsız ve acımasız olabilirler. Bu sebeple alay etme gibi durumlar yaşandığında gerekirse sınıf öğretmenleriniz ile görüşmelisiniz. Kekemelik yaşayan çocuklar çekingen içine kapanık kırılganlık gibi iletişim sorunları yaşayabilir. Bu sorunları aşabilmek adına çevresindeki ve okuldaki sosyal faaliyetlere katılmasını sağlamalı gerekirse bu ortamları çocuğumuza kendimiz hazırlamalıyız. Çocuğumuzun sözcük haznesini geliştirmesine yardımcı olmalıyız. Böylece anlatımlarını ve kendini ifade edecek sözcükleri kolayca bulmasını sağlamış oluruz. Yine onunla konuşurken seçeceğimiz kelimeler ve tanımlamalar onun rahat anlayacağı şekilde basit ve açık olmalıdır. Velhasıl her zaman, her konuda konuşarak ve birbirimizi dinleyerek aşamayacağımız sorun yoktur. Yeter ki biz başarmayı, sorunların üstesinden gelmeyi isteyelim.

Sağlıcakla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halil Öz Arşivi