Rahiye Barutçu

Rahiye Barutçu

Neden Mutsuzuz?

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı, ‘2023 Dünyanın En Mutlu Ülkeleri’ raporunu yayınladı. 150 ülkenin yer aldığı bu listede Türkiye 102. Sırada yer aldı. Peki ilk yüze dahi giremediğimiz mutluluk raporunu göz önüne alırsak, neden mutsuzuz?

Bunun için ilk olarak mutluluğun ne anlam ifade ettiğine bakmalıyız. Mutluluk hakkında pek çok farklı tanım yapılsa da çoğunlukla olumlu duyguların daha sık olumsuz duyguların daha az yaşanarak yaşamdan doyum alma hali olarak tanımlanmaktadır. Neşe, takdir, huzur, güven gibi duygular olumlu olarak sınıflandırılmaktadır ve mutluluğun belirleyicisi olarak görülebilir. Öte yandan öfke, nefret, korku, endişe gibi duygular da olumsuz duygular olarak görülmektedir. İnsan olarak doğamız gereği bütün duyguları bünyemizde barındırırız, duygularımızla var oluruz. Bu duyguları anlamlandırmamız ve algılamamız da varoluşumuzun bir parçasıdır ve bu anlamlandırma süreci doğrultusunda ‘mutluyum’ veya ‘mutsuzum’ diyebiliriz.

Birleşmiş milletler raporu doğrultusunda, toplumun büyük çoğunluğunun olumsuz duyguları daha ağırlıklı olarak yaşadığını ve kendilerini mutsuz bireyler olarak anlamlandırdıklarını söyleyebiliriz. Bu çıkarım doğrultusunda aklıma şu soru geliyor; mutluluğu -aslında olumlu duyguları daha yoğun biçimde yaşayarak hayattan doyum almamızı- belirleyen etkenler neler? Bu noktada yapılan araştırmalara göz attığım zaman sonuçların hayli dikkat çekici olduğunu gördüm.

İçinde yüz kişinin olduğu bir odayı hayal edelim. Bu odadaki kişilerin bazıları mutlu, bazıları mutsuz. Mutluluğu etkileyen en büyük faktör %50 ile genetik faktörler diğer bir ifade ile denge noktasıdır. Mutluluk denge noktası kilo denge noktasına benzer. Bazılarımız genetik özellikleri doğrultusunda zayıftır, ne kadar yerlerle yesinler kilo alamazlar. Bazılarımız ise en ufak bir kaçamakta kilo alırlar.

Mutluluk denge noktası da buna benzer biçimdedir. Genetik olarak mutluluk düzeyimizin bi denge noktası mevcuttur ve bunu değiştirmek noktasında yetersiz kalabiliriz. Bu bulgu çift ve tek yumurta ikizleri ile yapılan araştırmalar sonrasında elde ediliyor. Yani odamızdaki 100 kişinin genetik kodlarını tıpatıp aynı olacak şekilde değiştirebilsek bile, bireylerin mutluluk seviyelerine yalnızca %50 oranında etki edebiliyoruz.

Genel olan düşünce, hayat şartlarının mutluluğumuzu etkileyen en büyük faktör olacağı şeklinde. Yani seçimin getirdiği gerginlik, ekonomik koşullar, sınav stresi, sağlık sorunları bizim mutluluğumuzun belirleyicisi olarak görülüyor olabilir. Ancak araştırmalar bunun tam tersini gösteriyor. Hayat şartları bizlerin mutluluk düzeyini yalnızca %10 olarak etkiliyor. Yani odamızda bulunan 100 kişinin hayat şartlarını eşitlesek dahi mutluluk düzeylerine %10 oranında etkide bulunabiliyoruz.

Genetik faktörler, yaşam şartları değilse bizim mutluluğumuzu ne etkiliyor? Toplumun büyük çoğunluğunun mutsuz olmasının sebebi nedir veya bireylerin mutlu olmaları nasıl mümkün? Genetik faktörlerimiz üzerinde söz sahibi değiliz, yaşam koşullarımızı bir düzeye kadar değiştirebiliyoruz. O zaman nasıl mutlu olacağız? Grafiğimize baktığımız zaman çok umut verici bir oranın, yani %40’ın bilinçli aktivitelerimizden oluştuğunu görüyoruz. Bilinçli aktiviteler, kontrol edebildiğimiz davranışlarımızı ve düşüncelerimizi oluşturuyor. Mutluluğun kaynağı ne genlerimizde ne de yaşam şartlarımızda yatıyor, mutluluğun anahtarını aslında bizler elimizde tutuyoruz.

Günlük yaşamdaki düşüncelerimiz ve davranışlarımız bizim kontrolümüzde ve bunlar üzerinde değişimler yaparak mutluluğumuzu %40 oranında arttırabiliyoruz. Bu muhteşem bir haber! Genel kanı çevremizde olup bitenlerin bizlerin duygu durumuna etki ettiği yönünde olsa da araştırmalar gösteriyor ki mutlu olmak bizlerin elinde. Kontrol edemediğimiz durumların yanı sıra, kontrol edebildiğimiz %40’lık bir oran umut vaat ediyor.

Birleşmiş milletler raporuna tekrar dönelim. Genetik olarak mutluluk denge noktamız daha düşük olabilir, yaşam şartları istediğimiz yönde ilerlemiyor olabilir. Ancak kendi davranışlarımız ve düşüncelerimiz üzerinde çalışarak mutluluğumuzu arttırabiliriz. Yani toplum olarak kontrolümüz dışında gelişen olaylara odaklanıp olumsuz duygular yaşamak yerine, kontrol edebileceğimiz durumları değiştirmeye çalışarak daha mutlu olabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Rahiye Barutçu Arşivi