Aşure: Paylaşmanın En Tatlı Hali

Aşure: Paylaşmanın En Tatlı Hali

Muharrem ayı geldiğinde, geçmişten günümüze uzanan bir geleneğin kokusu sarar evleri: aşure. O kazanlarda kaynayan bu tatlı, sadece bir lezzet değil; aynı zamanda binlerce yılın birikimi, kültürlerin ve inançların birleştiği, paylaşılan bir hikayedir. İçinde nohutun, buğdayın, kuru meyvelerin ve baharatların birleştiği aşure, aslında insanlığın dayanışma ve hoşgörü manifestosudur.

Ne var ki bugünlerde, bu gelenek ekonomik zorluklar nedeniyle zayıflıyor. Artan fiyatlar, özellikle aşurenin olmazsa olmazı kayısı, ceviz ve fındık gibi malzemelerin maliyetini ikiye, üçe katladı. Eskiden kazan kazan kaynatılan aşureler, artık küçük tencerelerde kaynıyor; paylaşılan tabaklar azaldı. Bu durum, sadece ekonomik bir sıkıntı değil; kültürel bir uyarı aslında.

Çünkü aşure, maddi malzemeden daha çok, paylaşma ruhunu simgeler. Bir tabak aşureyle komşusunun yüzüne gülümsemek, zorluklara rağmen beraber olmak, dayanışmayı yaşatmaktır. Eğer bu tatlı sadece mutfakta kaynıyorsa, içindeki ruhunu kaybetmiş demektir.

Bize düşen ise, zor şartlarda bile geleneği yaşatmak, küçük de olsa bir tabak aşureyi paylaşmaktan çekinmemektir. Belki her evdeki kazanlar devasa olmayacak; ama önemli olan o kazanlarda kaynayan yüreklerin büyüklüğüdür. Çünkü aşure, en küçük tabakta bile büyük bir berekettir.

Ayrıca, aşureyi sadece bir tatlı olarak görmek eksik kalır. O, geçmişle bugünü birleştiren bir köprüdür. Farklı kültürleri bir araya getiren, hoşgörüyü öğreten bir semboldür. Aşure kazanı, farklılıkların kaynaşmasını, insanların bir arada yaşamayı seçmesini temsil eder.

Bugünlerde ekonomik zorluklar, aşureyi tatlandıran malzemeleri pahalılaştırsa da, aşurenin asıl tadı paylaşıldığında ortaya çıkar. Kazan küçülse de, yürekler büyüyorsa bu yeter. Belki bir aile küçükçe yapar ama komşusuna götürür; belki bir çocuk elindeki aşure tabağıyla sevgi taşır. İşte o zaman, aşure hem tatlanır hem de anlam kazanır.

Sonuç olarak, aşure bizim için sadece tatlı değil; birlikte yaşama iradesi, dayanışma ve hoşgörünün simgesidir. Muharrem ayı geldiğinde, o kazanları tekrar kaynatmak, sadece bir gelenek değil; aynı zamanda geleceğe umutla bakmak demektir.

Gelin, bu yıl aşureyi eksik malzemelerle kaynatsak bile, bolca sevgi ve paylaşmayla dolu tutalım. Çünkü aşure, en zor zamanlarda bile kalpleri ısıtan, insanları bir araya getiren en tatlı hikayedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şule GÜMRAH Arşivi