Pirebi Sultan Kimdir?

Bu hafta sizlere Hacı Bektaşi Veli’nin yanından Konya’ya gelen Pirebi Sultan’dan bahsetmek istiyorum.

Konya’ya Takkeli Dağ’dan gelen seli, halkın kendinden dua ve yardım istemesi üzerine “Dur ve geri dön!” diyerek engellediği içinde kendisine Piriab (suyu yönlendiren) Sultan denmiştir. İsmi zamanla anlamından uzaklaşarak Pirebi Sultan olarak değişmiştir. Denizcilerin şeyhi olarak da bilinmektedir. Yeniçeler tarafından oldukça saygı görmüş, kendisine kıymet verilmiştir.

13.yüzyılda yaşamış, hayatı hakkında net bilgiler bulunmayan Pirebi Sultan’dan, Hacı Bektaşi Velayetnamesi’nde şu şekilde bir menkıbe ile bahsedilmiştir:
“Bir gün Sadreddin-i Konevî, Konya’dan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’ye bir derviş gönderdi. Hünkar’a:

– Pek meclubuz, sohbetine iştiyakımız var. Fakat bulunduğumuz yerde de işimiz var, bu hizmet de onların hizmeti. Süluk görmüş halifelerinden birini gönderse de burada ona bir mekân göstersek, bizimle beraber bulunsa, kendilerinin manasını onlarda bulsak, kendilerinin kokusunu onlardan alsak, dedi.

Derviş vardı, Sadreddin-i Konevî’nin bu sözlerini Hünkar’a söyledi. Hünkâr, Pirebi Sultan’a döndü:

-Çerağcı! Bizden istedikleri kimse sensin. Yürü Konya’ya var. Şeyh Sadreddin nereyi gösterirse orayı mekan et. Konya’yı sana yurt verdi. Yerin ziyaret olsun, toprağın kefaret, dedi.

Üç oğlu ve hanımını alarak Konya’ya gelen Pirebi Sultan, Sadreddin Konevi Hazretleri tarafından ağırlandı, kendine gösterilen yerde bir tekke kurarak hizmet etti.

Hakkındaki menkıbelerden birisi şudur. Pirebi Sultan’ın iki oğlu Konya’ya geldikten bir süre sonra taun hastalığı salgınında ölmüş diğer oğlu da bir süre hasta yattıktan sonra vefat etmiştir. Oğlunu teneşir üzerinde hanımını da derin bir üzüntü içinde kendinden geçmiş bir şekilde gören Pirebi Sultan, ellerini semaya açarak ” Ey İlahi, ikisini aldın üçüncüsünü de bize bağışla.” diye dua eder. Sonra oğlunun elinden tutarak Allah’ın emriyle ve izniyle oğlunu teneşirden kaldırır.

Oğlunu alır ve annesinin yanına götürür. “Biz sabrettik ama senin sabrın olmadığından, Allah’a yalvarıp niyaz ettik. Lütfetti, kerem etti, niyazımızı kabul etti, oğlancığına hayat verdi, bağışladı bize.’der.

Bu olay üzerine Konya halkı, Pîr Ebi Sultan’a pek ziyade bağlanır. Bu olay efsane midir yaşanmış gerçek hadise midir onu Rahman’dan başka kimse bilemez. Ancak İbrahim Hakkı Konyalı ve Abdurrahim Küçük eserlerinde bu olayı anlatırlar.

Ölümünden sonra ise her Muharrem ayında türbeden bir çırağ hazırlanarak Hacı Bektaş dergâhına gönderilir, kazan kazan pişen aşureler halka dağıtılmaya devam etmiş ancak bir süre sonra maalesef bu adetler son bulmuştur.

Türbesi Pirebi Caddesi’nde Meram Mesleki Endüstri Lisesi’nin arka tarafında yer almaktadır. Türbe yanındaki zaviyesi de zamanla yıkılmış yerine 1971 yılında Pirebi Camii yapılmıştır. Kabri camii avlusunda yer alır.

Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerinin bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi