Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

An, Anı, Anıt

Anmak ve anlamak… Aldanmak yerine anlamak için, tarihteki acıların tekrar etmesini önlemek için, tedbir almak için geçmişteki bazı önemli anları unutmamak ve düzenli olarak anmak, hatırlamak çok önemlidir.

*

Şu sözü hatırla mesela, sen Türk olduğunu unutsan da, düşman senin Türk olduğunu unutmayacaktır… Hatta bazılarının yapmaya çalıştığı gibi sen Türklükten çıkmak için müslümanlaşmayı kullananlara aldansan da düşman senin Türk olduğunu unutmayacaktır… Çünkü, düşman gözünde “Türk demek vatanı için ölmeyi göze alan Müslüman” demektir. Vatanı için ölmeyi göze alamayan Müslümanlar da vardır, bunların düşmana bir zararı olmayacaktır. Hatta bunlar düşmanın işine bile yarayacaktır, düşman ile işbirliği yapacaktır.

*

Düşman bunu 1. Dünya Savaşında iyice anlamıştır. Bak bi geçmişine, savaştan sonra Sevr Antlaşması ile Osmanlı vatanı işgal edildiği anda, senin Müslüman dedelerin “ya istiklal ya ölüm” diyerek, “esaret altında yaşamaktansa ölürüm daha iyi” diyerek cepheye koştuğu anda, cepheden kaçanlar da vardı, onlar da Müslümandı… Lafa gelince müslümanlığı kimseye bırakmazlardı. Hatta işbirliği yaptıkları düşmanın gazına gelerek Türklerin Kurtuluş Zaferini, başarı ve kazanımlarını engellemek için din elden gidiyor diye isyanlar bile çıkarmışlardı. … Geçmişte dedeleri, günümüzde torunları, sence farklı mı?

*

Bir de vatanları, hem de İslamın kutsal toprakları olan vatanları işgal edildiğinde işgalci düşman önüne yatan Müslümanlar vardı! Müslüman Türkler düşmana karşı savaştığı anda düşman bayrağı altında Türklere saldıran Müslümanlar! Hatırladın mı? Anımsadın mı? Bunları zaman zaman anmazsan, unutursun yalanlar arasında boğulursun…

*

Sen bunları, anımsama diye unut diye düşmanın himayesinde yaşamayı kabul edenlerin torunlarını, işbirlikçileri kullanarak “yalan söyleyen tarih utansın” diyen kitaplar yazdırıldı… Sebeplerini gizledikleri olayların sonuçlar üzerinden tarih çarpıtıldı, doğru bilgiler ile bile milletimiz yanlış yollara saptırıldı, iftiralar, yalanlar birbirini kovaladı. Bunlara aldananlar çoğaldıkça, Osmanlıyı yıkan Sevr antlaşmasını överken, o yıkıntı içinden çıkarılan Türkiye Cumhuriyetinin tapusu olan Lozan Antlaşmasını suçlayanlar konuşmayı bıraktı, harekete geçme cesaretine ulaştı. Kim bunlar sence?

*

Müslüman olmanın ilkelerinden biri de “ifrat ve tefrit” batağına düşmemektir. Türklere, Türkiye Cumhuriyetine, Mustafa Kemal’e, kurucu kahramanlarımıza, başarı ve kazanımlarımıza ifrat ve tefrit sınırlarını aşarak düşmanlık edenler ne tür Müslüman sence? İşin aslını aramadan düşman yalanlarını tarih diye anlatanlara aldananların güttüğü kin, kime hizmet etmekte.

*

Osmanlının, haçlı kalıntısı İslam düşmanı devletlere verdiği kapütilasyonlar ile hristiyanlar zenginleşirken, Müslümanlar fakirleşip, Hristiyanlara işçi, köle olmak zorunda kalmıştı. Buna itiraz edildiği anda, kapitülasyonları sanki peygamber (sav) efendimizin bir sünnetiymiş gibi anlattıran sömürgecilerin yalanlarını Müslüman kılığında yayanlar kimdi, hatırlıyor musun? Bunlara karşı en entiki silah olan laiklik, kimlerin yalanı ile dinsizlik gibi anlatıldı? Hiç düşündün mü? Düşünmek için anmanın, anlamanın değeri ortada değil mi?

*

Bunları fark edenler, anıtları putmuş gibi anlatanlara aldanmazlar… Çünkü anıtlar tarihten ders almamız gereken olaylar ve kişileri anmak için yapılan sanat eserleri olarak rölyef, resim veya heykel şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlara geçmişimizde unutulmaması gereken acılardan ders almamız için hafızamızı canlı tutmak üzere yapılmış ANI’T eserler gözü ile bakmalı ve put diyenlerin aslında bizi tarihimizden koparmak, tarihten ders almamızı engellemek isteyen işbirlikçiler ile onların aldattığı kişiler olduğunu fark etmeliyiz. Bunlar kimin hizmetindeler diye sormalı ve cevaplarını anlatmalıyız… Sahte veya hain hocalara şeyhlere put gibi tapanların, tapınılmayan ve anmak için yapılan anıtları put gibi gösterme hilesine aldanmamalıyız…

*

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun. Anlayanlara selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi