Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Arena Mı, Tiyatro Mu?

Siyasetin seviyesi sürekli bir tartışma konusudur. Siyasette kullanılan dil de bu seviyenin hem sebebi hem de sonucudur. İnsanlar konuşa konuşa konuşa anlaşır. Konuşarak anlaşmak, Allah’ın insana verdiği bir mucizedir. Konuşmayı, tartışmayı bilenler, sonunda işe yarar bir sonuca ulaşır, anlaşır, uzlaşır ya yeni bilgiler ortaya çıkarır ya da yanlış olan bilgileri, yanlış anlamaları ortadan kaldırır. Toplum kazanır.

*

Tartışmayı bilmeyenler kavga çıkarır. Kavganın kazananı olmaz. Kaybeden toplum olur. Kavganın kazananı ise ya kavgayı organize edendir ya da kavgayı izleyenler arasındaki bazıları.

*

Öyle ki, kavgada her iki taraf da kaybederken, daha az kaybeden tarafı kazanmış zannederler vardır. İnsan gibi konuşarak, tartışarak anlaşmak yerine kavga çıkaran kişilerin böyle bir zanna kapılması da normaldir. Hür irade geliştirecek kadar gelişmiş olsalar, zan ile karar vermenin yanlışlığını da anlamış olurlardı.

*

Gelişen toplumlara bakın, her konuda tartışıyorlar. Herkes hür iradesi ile sesini duyurmaya çalışıyor. Aklına geleni söyleyenlerin değil düşünce oluşturabilenlerin ve düşüncesini ifade edebilenlerin sesi duyuluyor, yükseliyor. Yalan konuşanın, iftira atanın yanına kalmıyor. Kimse kimseyi susturmuyor, susturmanın da bir cezası olduğu biliniyor.

*

Konuşmayı, tartışmayı bilen toplumlarda, farklı düşünen tarafların birbirleriyle anlaşabilme becerisi toplumum gelişme hızına yansıyor, refah artıyor… Anlaşamadan tartışanlar kavga ediyor, geriliyor, kırılıyor, küsüyor, kopuyor, parçalanıyor bir hiç yüzünden düşmanlaşıyor. Konuşarak, tartışarak anlaşmayı bilmeyen toplumlarda aynı düşünceyi savunanlar bile ayrışıyor.

*

Şöyle bir hayal kuralım; bir yanda bilek gücüne güvenerek arenaya çıkan kan dökücü vahşi gladyatörler gibi bir siyaset yürütenler var. Diğer yanda tiyatro sahnesine beyin gücüne güvenerek sahneye çıkan, zihin açıcı konuşma ve planlar ile siyaset yürütenler var.

*

Birisi vura kıra mücadele ediliyor diğer konuşa konuşa. Sizce hangisi medeniyetin gelişmesine hizmet ediyor ve bizdeki siyaset hangisine benziyor?

*

Medeni bir anlaşmanın temelinde dili kullanma becerisi vardır. Bu beceri akıl ve mantık ile beslenirse konuşmanın, tartışmanın, iletişim kurmanın bazı kuralları olduğu anlaşılır. Örneğin tartışmaların başarıya ulaşması için konuşulan bir konunun çerçevesini çizebilen gelişmiş bir zihin ve konuşulan konuda kullanılan sözcüklerin anlamlarını bilerek kullanan gelişmiş bir mantık ve sapı samana karıştırmadan konuşacak kadar ahlak gerekir. Çerçeve dışına çıkınca tartışma çıkar ve çerçeve dışında kalmakta ısrar edince de kavga. Peki kimler böyle yapar? Akıl ve mantık yetersiz kalınca demagojiye girenler, mugalata ile izleyenlerini kandırmak isteyenler.

*

Konuştuğunuz konuda, sorduğunuz soruya cevap vermek yerine veya verdiğiniz cevabı anlamaya çalışmak yerine sapı samana karıştırarak, sözü başka yere çekmeye çalışanlar, kendi duymak istediğini söyletmek için konuşanlar ile karşılaştığınız oluyor mu sizin de?

*

Hakikati ortaya çıkarmak için konuşanlar iletişim medeniyetinin bir parçasıdır ve bu medeniyetin kurallarına uyarlar. Ancak hakikatin ortaya çıkmasından korkan, haklı çıkmak için konuşanlar vardır bir de. Bunlar için ne medeniyet ne de kural geçerlidir, işlerine geldiğinde peşine düştükleri medeniyeti işlerine gelmeyince rezil ederler de kendi rezil durumlarını bile göremez bunlar.

*

Bir ülkenin siyasetinde böyle, şekil ve görüntüyü manadan daha önemli tutanlar varsa seviye de gelişmez refah da artmaz. Haklı çıkmak için konuşmak yerine, hakikati ortaya çıkarmak için konuşanların artması duası ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi