Dünyanın Kollektif Sorunu

Okuduğum kitaplardan özellikle roman ve hikaye türünde olanlar, edebiyat ağırlıklı olması, yazanların vermek istedikleri mesajı dolaylı anlatımlarla süsleyerek aktarması, içeriğinde çok az bilgi taşıması, bazen bana televizyon dizisi izler gibi bir his verse de yine de kelime hazinemi genişlettiği, hayal dünyamı zenginleştirdiği için okumayı tercih ediyorum.

Bir de çevirisi yapılmış, yabancı yazarların yazdıkları bu türden kitapların katkısı daha fazla oluyor.

Çünkü farklı kültürleri tanımak ve farklı bakış açıları edinmek insanın ufkunu bilincini açıyor. Kendi kültürü ile kıyas yapma fırsatı veriyor ve birazda olsa bilgi birikimi elde etmemizi sağlıyor. Bu nedenle arada farklı kültürlere ait roman ve hikaye tarzı kitapları okumayı ayrı seviyorum. Zihnimi dinlendiriyorum da diyebilirim.

Bu türden okuduğum son kitap "Şeker Portakalı" adlı brezilyalı bir yazarın kaleminden çıkmış küçük sürükleyici bir hikaye oldu.

Yazar biraz kültür, biraz mesaj verme kaygısı taşıyarak, çocuk eğitimi ve küçük yaşta yetişkin olmak zorunda kalan, çocuk büyükleri anlatmış hikayesinde.

Brezilya’daki sosyal adaletsizliğin açtığı yoksulluk ve yaşamda kurulamayan denge sorunlarından kaynaklanan sevgi ve şefkat eksikliğinin çocuklar üzerindeki etkisini aktarmaya çalışmış.

Dünyanın hangi bölgesinde yok ki bu türden yaşamlar.

Çok uzağa gitmeye de gerek yok aslında.

Çevremize biraz dikkatlice baksak şefkat eksikliği yaşayan, onlarca çocuk veya yetişkin çocuk görebiliriz.

Şefkatin olmadığı bir ortamda, insanlar arasındaki empati ve anlayış seviyeleri düşer. İletişim zorlaşır, çatışmalar artar ve duygusal bağlar zayıflar. Karşıdakinin duygularını anlamak ve dinlemek yerine mesafeli tavırlar girer, bu da ilişkilerin derinliğini olumsuz yönde etkiler. İnsanlar arasındaki samimiyet ve güven duygusu zedelenir, sosyal bağları zayıflar.

Görüldüğü gibi şefkat eksikliği, sadece Brezilya'da değil, tüm dünyanın kollektif bir sorunudur.

Şefkat, sözlüklerde, koruyarak sevme, sevecenlik olarak tanımlanır.

Daha geniş manada şefkat, çevresindeki insanları kabullenme, onlarla yakından ilgilenme, onlara sevecenlik ve empati ile yönelmedir. Başkasını koruma, himaye altında bulundurmadır.

Bilim insanlarına göre şefkat, ötekinin çektiği acıya duyarlı olarak ıstırabını hafifletme arzusudur. Bu noktada şefkat, empatinin de ötesinde bir duygusal reaksiyon içerir.

Karşıdakinin acısını anlamanın da ötesinde onu dindirmek adına bir çaba meydana getirmektir.

Şefkat, insan olmanın en derin ve en anlamlı duygularından biridir. Bu duygunun toplumların tamamında olması, çoğalması ve yayılması dünya üzerindeki huzurun tesisindeki en önemli güçtür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halime Bilgin Arşivi