Psk. Mehmet AKER

Psk. Mehmet AKER

Duygusal Yeme Bozukluğu: Duygusal Tepkilerinizi Yiyeceklere Yansıtmayın

Duygusal yeme bozukluğu, son yıllarda internet aramalarında sıkça karşılaşılan bir konu olmuştur. Yemek yemek gibi günlük bir aktivitenin, duygusal sıkıntılarla başa çıkma yolu haline gelmesi, bu durumu daha ciddi bir şekilde ele almayı gerektiriyor. Peki, yemek yeme nasıl oluyor da bir başa çıkma yöntemine dönüşebiliyor?

Hiç aç olmadığınız halde yemek yeme isteği duyduğunuzda, bu çoğu zaman duygusal bir tepki olabilir. Stres, üzüntü, öfke gibi duygularla başa çıkabilmek için yemek yeme alışkanlık haline gelebilir. Bu durumda, kişi gerçek açlık ile duygusal açlık arasındaki farkı ayırt etmekte zorluk çekebilir.

Gerçek Açlık ile Duygusal Açlık Arasındaki Farklar

Duygusal açlık, genellikle stres, yalnızlık, sıkılganlık, üzüntü veya mutluluk gibi duyguların etkisiyle ortaya çıkar. Bu tür duygusal durumlarla başa çıkmak için yemek yeme, rahatlamanın bir yolu haline gelir. Gerçek açlık ise vücudun besin ve enerji ihtiyacından kaynaklanır.

Duygusal açlığın özellikleri şunlardır:

  • Ani ve güçlü bir şekilde ortaya çıkar: Genellikle belirli bir yiyeceğe karşı şiddetli bir istek doğar.
  • Kontrolsüz şekilde yemek yeme: Farkında olmadan, hızlı bir şekilde yemek yenir ve genellikle doygunluk hissedilmez.
  • Belirli yiyeceklere yönelme: Şekerli, yağlı ya da tuzlu yiyecekler tercih edilir.
  • Yemek sonrası suçluluk duygusu: Yedikten sonra pişmanlık hissi doğabilir.

Gerçek açlık ise:

  • Yavaşça gelişir: Duygusal açlığın aksine, zamanla hissedilen bir açlık durumudur.
  • Her türlü yiyecek ile giderilebilir.
  • Doyduğunuzda yemek durdurulabilir.
  • Tatmin edici ve yenilenmiş hissettirir.

Duygusal Yeme Bozukluğunun Nedenleri

Duygusal yeme bozukluğuna yol açan bazı faktörler şunlardır:

  • Stres: Stres, kortizol hormonunun yükselmesine sebep olarak, yüksek kalorili yiyeceklere olan isteği artırabilir.
  • Ödül mekanizması: Şekerli ve yağlı yiyecekler, dopamin salgılar ve kısa süreli bir rahatlama sağlar.
  • Çocukluk alışkanlıkları: Çocuklukta yiyeceklerle ilişkili pozitif anılar, bu yiyeceklere yönelmeyi artırabilir.
  • Yorgunluk: Fiziksel ya da zihinsel tükenmişlik, yiyecekleri enerji kaynağı olarak görmeye sebep olabilir.

Bu döngü genellikle olumsuz bir şekilde devam eder. Stresle başa çıkmak amacıyla yemek yenir, ardından pişmanlık gelir ve bu, bir sonraki duygusal yeme krizini tetikler.

Duygusal Yeme Bozukluğu ile Başa Çıkma Yöntemleri

Duygusal yeme bozukluğunu yönetmenin ilk adımı, farkındalık kazanmaktır. Aşağıdaki adımlar, bu süreci daha sağlıklı bir biçimde ele almanıza yardımcı olabilir:

  1. Duygusal ve Fiziksel Açlık Arasındaki Farkı Anlamaya Çalışın: Yemek yemeye karar vermeden önce kendinize şu soruyu sorun: “Gerçekten aç mıyım, yoksa bir duygusal durumla mı başa çıkmaya çalışıyorum?” Bu soruyu sorarak, daha bilinçli bir seçim yapabilirsiniz.
  2. Tetikleyicilerinizi Tanıyın: Hangi duygusal durumların yeme isteğinizi artırdığını fark edin. Örneğin, yoğun bir günün ardından tatlıya yöneliyorsanız, bu duygusal durumla başa çıkmak için alternatif yollar arayın.
  3. Alternatif Başa Çıkma Yöntemleri Geliştirin:

Meditasyon veya mindfulness gibi rahatlatıcı uygulamaları deneyin.

    • Düzenli egzersiz yaparak, stres seviyenizi düşürün.
    • Duygularınızı yazıya dökün ve bunları anlamaya çalışın.
  1. Profesyonel Destek Alın: Duygusal yeme bozukluğu yaşayan bireylerin bir psikolog ve diyetisyen ile çalışması oldukça faydalıdır. Psikolog, duygusal tetikleyicileri anlamanıza yardımcı olurken, diyetisyen sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmenize destek olabilir.

Mindfulness ve Terapötik Yöntemler

Mindfulness, kabul ve kararlılık terapisi (ACT) ve bilişsel davranışçı terapi (CBT) gibi terapiler, duygusal yeme bozukluğunun yönetilmesinde etkili yaklaşımlar sunar. Bu terapiler, duygusal farkındalık kazandırarak sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirilmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, duygusal yeme bozukluğu, vücudun fiziksel açlığından ziyade duygusal ihtiyaçların bir yansımasıdır. Bu sorunun üstesinden gelmek için yalnızca yeme alışkanlıklarını değiştirmek değil, aynı zamanda duygusal tetikleyicileri tanımak ve bunlarla başa çıkmak gereklidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Psk. Mehmet AKER Arşivi