Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Hangi CHP?

HANGİ CHP?

Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde sormuştum bunu ve “bu CHP o CHP değil” düşüncemi vurgulayarak, bunlara bakıp CHP’yi kuranları da böyle sanmayın, bunlara bakarak, onları yargılamayın demiştim. Görüntüye ve söylentiye aldanmayı bırakalım, feraset ve basiret ile işin aslını esasını anlamaya bakalım; bugün, neredeyse gözümüz önünde yaşanan bazı olaylarda, kimin hain kimin kahraman olduğu anlaşılmazken, dün hakkında konuşanları dinlerken daha dikkatli olmalı değil miyiz? Zan ile ahkâm kesmeyi, ahkâm kesenlerin lafına aldanmamayı öğrenmeliyiz?

* Bizim olan Osmanlı’nın yıkıntısı içinden yeni devletimizi kuran CHP’nin içine sızıp, burada palazlanıp kültür ve inanç kodlarımızın sınırlarını aşanlara bakarak CHP’yi yargılayanları yadırgıyorum demiştim.

* Unutmayın, kurucu CHP’yi kuranlar da içinde bulunanlar da hepsi birer Osmanlı evladı idi… Onların çözüm diye önerdikleri, ancak bize ters gelen düşünceleri için CHP’yi suçlamadan önce, bu düşüncelerin Osmanlı’da geliştiğini anlayalım demiştim.

* Devletçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ilkelerini birlikte barındıran CHP’yi siyasette sola yerleştirenleri, komünizm ile eşleştirenleri yadırgamak yetmez, onları da onlara aldananları da kınıyorum demiştim.

* Laiklik ilkesini, dinsizlik gibi uygulamaya çalışanlar kadar laikliği dinsizlik gibi göstermeye çalışanların da aynı hain projeye, aynı İslam düşmanlarına hem de birlikte hizmet ettikleri düşünceme ek olarak, bunca yılda laikliğin aslında güzel “dinimiz İslam’ın, kirli siyasî emellere alet edilmesini önlemek için” gerekli olduğunu anlatmayanları da kınıyorum demiştim.

* Yadırgamak, kınamak yetmez! İşin aslını perdenin arkasını da anlamak gerekir; dün komünist tarafta olanlar bugün bölücülerle yan yana duranlar, CHP yönetimine nasıl geldiler? Bazılarına göre devlet, bazılarına göre CHP Dersim’de katliam yaptı gibi iftiraları atanlara, 1941 yılında Ukrayna’nın Babi Yar şehrinde yapılan Yahudi katliamının resimlerini alıp, altına Dersim yazarak paylaşan hainlere, camilerimiz konusunda iftira atanlara, düşman yalanlarını tarih diye anlatanlara cevap vermeyen Dersimli CHP yöneticilerini kınıyorum.

* İftira edildiği gibi Dersim’de katliam yapmış olsaydı ne bir Dersimli ne de bir Dersimci hademe bile, çaycı bile olamazdı CHP’de. Olabilir miydi sizce?

* Bir kaset operasyonu ile genel başkanlık makamına gelen birisi yönetiyordu CHP’yi… CHP’nin kadrolarını da CHP’den seçilecek milletvekili adaylarını da o belirliyordu… Demokrasi maskesi ile ülkenin kaderi ile oynuyordu. Peki, nasıl oluyordu da oluyordu? Bir kaset operasyonu kime böyle bir hak veriyordu?

Bu soruya cevap alabildik mi geçen 10 yılda? 10 yılı anlamadığı halde 100 yıllık konuşanlar kime hizmet ediyor acaba!?

Yenilenmeye karşı çıkan CHP yöneticilerini kınamak yetmez, size bırakıyorum!

* Böyle basit sorulara cevap verilmediği, açıklamalar yapılmadığı için milletimiz arasında yayılmakta olan Atatürk düşmanlığı, önce Cumhuriyet düşmanlığı seviyesine oradan da demokrasi düşmanlığına kayacak… İşgalci düşmana karşı savaşan Kuvayımilliye güçlerimizin İngilizce adı Kemalist?

* Müslüman kılığında İslam düşmanlığı yapanlar yetmez gibi, Kemalist kılığında Kuvayımilliye düşmanlığı yapanlar nereden çıktı. Bunda, hizmetçi(!) CHP yöneticilerinin etkisi ne oldu? Oturduğu koltuğu demokratik bir başarıya değil de ahlaksız bir kaset operasyonuna borçlu olanlar bu sahtekârlığa çözüm arar mı?
Ya şu soruya; aramızda yaşayan “Kemalist” düşmanları kimin hizmetindeler aslında? CHP’yi yöneten Kılıçdaroğlu kadrosu sorulara cevap arayıp, işin aslını milletimize anlatmak istemiyor muydu?

* O başkanlık makamlarında, o koltuklarda adalet duygusunu körelten ne var Allah aşkına?

* Oysa çok basit değil mi, demokrasi denilen şey!?

Seçenlerin hesap sorma hakkını, seçilenlerin de hesap verme sorumluluğunu güvence altına alan bir sistem değil midir demokrasi?

İyi de bunun neresi dine karşı olur, demokrasi İslam’a terstir diyenler kimdir, hangi mihrakların hizmetçisidir?

Uğruna peygamber torunu bile öldürülen saltanatı savunanlar kimin hizmetindedir?
CHP dâhil tüm siyasi partiler, buna cevap aramalı ve cevabı halka anlatmalı değil midir?

* Demokrasi, takım tutar gibi parti yandaşlığı edilecek bir lig değildir. Particilik babadan oğula geçecek bir miras değildir; parti tercihi ekonomide istikrarı, halkın refahını artıracak ve adaletin tarafsız güçlenmesini sağlayacak politikaların başarısına göre değişebilir.

* Demokrasinin kalitesi, halkın yani seçmenin algı ile aldanmak yerine akıl ile anlamak seviyesini artıran eğitimin kalitesi ile muhalefet partilerinin gücüne bağlıdır. Muhalefet partilerinin gücü ise iktidar partisinin hukuk devleti ile kanun devleti arasındaki farkı anlayarak adaleti tarafsız güçlendirme seviyesine.

İyi de dinimizi kullanarak oy toplayıp iktidar olan parti “bir kavme olan kininiz sizi adaletten uzaklaştırmasın” diye uyaran Kur’an-ı Kerim’i anlamanın neresinde? Farklılıkları ayrıştırıp kırılgan bir mozaik yerine, farklılıkların gücünü bir potada birleştirip alaşım yapmak gerekmez mi sizce de?

* Demokrasiler görüntüye, söylentiye, kılığa, tavra, lafa aldanmak yerine işin aslını, dinin manasını anlamaya çalışanlar ile gelişir. Aldanmak yerine anlamaya çalışanlara selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi