Son yıllarda boşanma oranlarının artması, toplumda endişe verici bir durum olarak dikkat çekiyor. Bu konu hakkında pek çok farklı görüş olsa da, ben bu yazıda bir vatandaş olarak, boşanmaların artmasının toplumun temellerini nasıl sarstığına dair endişelerimi dile getirmek istiyorum.

Aile kurumu, toplumun temel taşıdır. Ailede sevgi, saygı ve dayanışma gibi değerler öğrenilir, nesiller arası bağlar güçlenir. Boşanmalar ise bu temel taşı zayıflatarak, toplumun bütünlüğünü tehlikeye atar.

Boşanmaların artması, sadece aileleri değil, çocukları da olumsuz etkiler. Ebeveynlerinden ayrılan çocuklar, duygusal travma yaşayabilir, kimlik bunalımı yaşayabilir ve sosyal becerilerini geliştirmekte zorlanabilirler. Bu durum, gelecekte toplumda artan suç oranlarına ve diğer sosyal sorunlara yol açabilir.

Boşanmaların artmasının birçok farklı sebebi olabilir. Ekonomik zorluklar, aile içi şiddet, iletişimsizlik ve aldatma gibi faktörler boşanmaya yol açabilir. Ancak bu sorunun temelinde yatan en önemli etkenlerden biri, bireyselciliğin artması ve aile değerlerine verilen önemin azalmasıdır.

Bence öncelikle aile değerlerine verdiğimiz önemi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Aile kurumunu korumak için gerekli eğitim ve destekleyici politikaların geliştirilmesi de önemlidir. Ayrıca, evlilik öncesi danışmanlık ve aile terapisi gibi hizmetlerin daha kolay erişilebilir olması da boşanmaların önüne geçebilir.

Boşanmaların artması, sadece bireysel bir sorun değil, toplumun bütününü etkileyen bir sorundur. Bu sorunun önüne geçmek için hepimize görev düşmektedir. Aile kurumunu korumak ve gelecek nesillere sağlam bir temel bırakmak için hep birlikte çalışmalıyız.

Bu yazıyı bir köşe yazısı olarak değil, bir vatandaş olarak endişelerimi dile getirmek için yazdığımı belirtmek isterim.